Friday, August 29, 2008

One Way Ticket


Tek gidis.

Sevgili eskitir gibi biz de ulke/sehir eskitiyoruz valla.

Burasi da eskidi.. hadi bakalim yeni ask maceramiz Ankara icin yelken acalim.


Her zamanki gibi her alandaki "surrealist" yaklasimini da gitmeden bana bir kere daha hatirlatti ya su Belcika !?

Simdilik ayrilik acisi cekmiyorum, bir sure de cekmeyecegim sanirim ;)

Dur bakalim, iki gun sonra aglayarak "Ben Brukselimi ozledim" diye dert yanarsam da sasirmayin bence. İnsanoglu pek bir degiskendir caaanim :P

Kalin salicakla

Friday, August 22, 2008

Bruksel'in Papaganlari


Bundan 2 sene once, Bruksel'in Place Azzaro meydanindan (Ixelles semti) gecerken, "gak guk" sesler duymustum...

Saskin ve kafa havada bu sesi cikaran kuslari bir sure bulmaya calistiktan sonra... Bir de ne goreyim? Sagda solda ucan minik yesil papaganlar.

Evet, evet... Avrupa'nin gobeginde ucusan papaganlar !!

Nasil gelmisler buralara? Nasil hayatta kalmislar donmadan?

(Hatta ne yalan soyleyim, kendimce iki saniyede hemen evrim teorisine baglayivermistim valla)


İsin guzel yani, hemen o gun papaganlarin hikayelerini dinleyerek, bu saskinligim ve merakim da giderilebilmisti hemen :)

(tabii gene bir sehir efsanesi olabilir ama benim cok hosuma gitti bu hikaye):


Efendim rivayete gore, bu papaganlar II. Dunya Savasi esnasinda Bruksel bombalanirken bir
evcil hayvan (pet shop) dukkani olan biri tarafindan dogaya saliverilmisler. Taa o zamandan beri Bruksel'de minik koloniler halinde yasamlarini surdurmektelermis. Bu papaganlarin yuvalarina da bakacak olursaniz, bir koza seklinde olduklarini goreceksiniz... Bu kozalardan oturu Bruksel'in soguguna karsi korunabilmis ve bu gune kadar cogalarak gelebilmis olmalarini bir nevi anlasilabiliyor... E dedim ya, evrim teorisi... Degisen cevre sartlarina uyum saglayabilmek... Hatta "survival of the fittest" diyecegim utanmadan :D

Peki durdum durdum, tam da gider ayak neden yazasim geldi bunu bloga? :)

E artik Ixelles mahallesine tasindik ya, karsimizda da Tenbosh Parki, icinde de bir papagan kolonisi. Yani kisacasi, "Kus sesleriyle uyanmak" da ne oluyormus? Bizimkisi daha bir egzotik oldu iste, her sabah papagan sesleriyle uyanir olduk :D

Iste bende zaten daha once de yazmak istedigim bu hikayeyi bu sefer azmettim ve paylastim sizlerle blogda. Komik olan- arastirmaci gazeteci ruhuna sahibim ya- Bruksel'in bu egzotik sakinlerinin hikayesini internette arastirinca, yukarida anlattigim bu minik papaganlarin hikayesini dogrulamayi bir kenara birakin, butun evrim teorilerim- yasadiklari ortama uyum saglamalari vs. de bir guzel cope gitti!

Anavatanlari Guney Amerika olan bu papaganlari tabii ki de incelemisler. Sehrin guney batisini tercih eden bu egzotik gurultucu papaganlarin kolonilerini ve icindeki papaganlari da tek tek kaydetmisler... Ama bu incelemeleri okurken hicbir yerde papaganlarin ne sekilde Bruksel'e yerslesmis olabilecekleri hakkinda fikir uretilmemis oldugunu gormek beni hayal kirikligina ugratti :( sadece 70'lerde geldikleri soyleniliyor..

Ben de yukaridaki hikaye ile yetinmeliyim :)


Sabahlari kotu sesleri bile bir tebessume sebep olabiliyor ya, daha ne olsun? Raziyim ben gaklarina guklarina :)

---

Fransizca bol resimli bir makale : http://www.cowb.be/docpdf/perruches.pdf
Benim gibi merakli bir blogcu (Fransizca): http://www.bxlblog.be/2007/11/04/perruches%E2%80%A6/
İngilizce resimli bir site: http://hjem.get2net.dk/phk/parakeeteng.htm


Foto: http://www.conferencing4less.com/picts/Green_parrot.jpg

Thursday, August 21, 2008

Bir kahvenin 40 yil hatiri var...


Eger Bruksel'de yasiyor ve Starbucks'un kahvesini ya da yiyeceklerini cok ozlediyseniz, once trafik saatlerine rastlamamak sartiyla Havalimaninin yolunu bir guzel tutun. Sonra parali otoparka aracinizi bir guzel park edin. Ardindan girin havalimaninin gidis katina ve havalimanina mahsus olmasini dileyeceginiz fiyat karsiliginda, bunca zahmete degecegini dusundugunuz kahvenizi guzel guzel icin ( 5 euro - en azindan kucuk boy bir Caramel Macchiato icin )


Uzun suredir sehir efsanesine donusen "Bruksel'e Starbucks acilacak" soylentilerinin aslı astarı oldugunu kendi gozlerimle de gordukten sonra, artik guvenle soyleyebilirim :

14 Agustos 2008'de Bruksel Havalimanına Belcika'daki ilk Starbucks acilmis bulunmakta...


E biraz gec oldu ama guc olmasin, dimi?

Hadi gozumuz aydin :)

Thursday, August 14, 2008

Takilmis kanadi gocmen buluta...

Gocebeyiz bir kere, genlerimizde var iste...

Dun harala gurele esyalarimizi nakliyecilere teslim ettik... Ev o kadar bos geldi ki, aksam attik kendimizi sokaklara !

Once bir Belcika klasigi "masa birlestirilmez" Cheesecake Cafe garsonlari, bize Turkiye'ye donme zamanimizin coktan geldigini hatirlatti. Sonra da Belcika'da oldugumuzu unutturan, guler yuzlu Drug Opera'nin tonton garsonu babiskomun bizimle " iste budur Belcika" dusuncesini paylasmasini sagladi. Servis neseli ve hizli, tatli porsiyonlari iste kocaman ve fiyatlar "demokratik" idi.


Gitmeden once hersey daha bir degisik geliyor insana sanki?


Sokaklarini, parklari kisacasi butun Bruksel'i insan gitmeden hafizasina kazimaya calistigi icin mi o kadar pur dikkat heryeri inceliyor ve "sindire sindire" seyrediyorum acaba? Yoksa nostalji ruzgari beni simdiden etkisi altina aldi mi?

Bu hafta son gunlerimizi gecirmek uzere Bruksel'in baska bir semtine, Ixelles'e tasiniyoruz gecici olarak... Bizim semti -Woluwe Saint Pierre'i -o kadar cok benimsemis ve sevmisim ki sanki ihanet ediyormus gibi hissediyorum mahalleme... Bir yandan da Bruksel'i baska, hatta daha kozmopolit ve genc bir semtten kisa da olsa yasama fikri cok heycan verici... Louise bolgesini kesfe cikacagim ;)

Bu satirlari da Bourse civarinda saat 19'da acik buldugumuz tek "internet" cafe'den yaziyorum- AZERTY klaviye ile savas vererek - caktirmadim dimi :P

Zaten bir Q klaviye (nami-diger QWERYTY) bulmak icin saatlerce volta attik sehirde !


Bir sonraki yazimi Ixelles'den yazarim artik ;)

Sunday, August 3, 2008

Yagmurlu bir Agustos gunu



Uzun suredir bizim buralarda gorulmedik bir guzel hava vardi...

Soyle bol gunesli ve 30 dereceye yaklasan bir sicaklik ile Temmuz ayinda oldugumuzu sonunda fark etmistik ki- zaten bekliyorduk- guzel Belcika yagmurlarimiz basladi gene :) Valla ben simdilik sikayetci degilim, ne guzel mis gibi yagmur kokuyor :)


Boyle bir gunde genelde evde miskinlik yapmayi sevsem de, e nasil olsa artik 3 senelik Belcika'liyiz, yagmur camur bizi korkutmaz diyerek atladik Bruj'e gittik Babiskomla bugun :)


Eskiden oturdugumuz evi gosterdim, bildigim kestirmeler, ozledigim Da Vinci dondurmacisi, Van Oost cikolatalari, turist avcisi Markt'daki Kafeler derken ilk defa bir kanal turuna katildim... feci bir yagmur yagmasina ragmen keyifli oldu Bruj'u bir de kanallardan gormek :)

Insanoglu ne garip. Bir seneye yakin Bruj'de oturduk ve her gecen gun daha da bir isyan bayraklarini ceker duruma gelmistik, simdi ustunden 2 sene gecti ve her gidisimde sasirtici sekilde keyif aliyorum. Cok ozluyorum diyemem belki ama, UNESCO Dunya Mirasi olan "Kuzeyin Venediginde" yasamis olmak hos bir mutluluk sebebi olmus herseye ragmen...

Kendime de kiziyorum! O kadar heveslenmistim Flamanca ogrenmek icin ama ilk iki ayda butun hevesim kirilip, tavsan daga kusmus dagin haberi yok misali, ben de davsan gibi kusmustum.

Turistlerden gina gelmis olmali ki garip bir yabanciyi hor gorme, azarlama hatta bir de Turk oldugumuzu duyunca saskinlikla beraber o ana kadar gevezelik edebilirken birden konusacak konu bulamamak gibi, trajikomik diye adlandirabilecegim durumlari yasamak beni cok soguttu... Zaten bolca yazmisimdir bunlari: dukkanlarin erken kapatilmasi, kapanis saatine 15 dakika kala iceri kimseyi almamak, hatta icerdekileri de ordekleri kislarcasina ellerini cirparak "Allez Allez" diyerek kovalamak (?!)... beni benden alan ilk Belcika tecrubelerim olmustu :'-(

Iste bu garip duygulari giderek daha az hisseder oldum, herseyi ve herkesi oldugu gibi kabul ederek daha bir keyif almaya baslamisim ben hayattan galiba... Ee evet, 31 yasinda mi bunu anladin diyebilirsiniz ama insan duygusal olunca, hemencecik etkileniyor cevresindeki olumsuzluklardan ve kendi ruh sagligi icin buna karsi bir zirh olusturmak belki baskalarindan daha cok zaman alabiliyor... Ben sikayetci degilim zaten ne bu durumdan ne de bu "kisisel gelisim" surecimden :P

Gene gecenin 1'inde basladim kendi beynimin icindekileri dusunmeden oylece bloga aktarmaya... Seviyorum yazmayi napiiim? O an aklimdan gecen seyleri kagida dokmeyi seviyorum iste (Sanal gunluk iste :P). Otosansurledigim cok dusunce vardir tabii simdi hatirlayamayacagim. Ama genel olarak, koseleri biraz yumusatarak ve sivri dilli olmadan, ruh halim yansiyor tabii yazdiklarima...

Veeeee konuyu saptirmak, allak bullak etmek bu olsa gerek diyorum :D



Bruj...

Bruj'de sevdigim bir yeri paylasmak istiyordum sizinle aslinda. Turistlerden uzak, kanalin kiyisinda ruhumu dinlendiren bir mekan var: Die Swaene Hotel'ine ait olan Pergola Kaffee.

Kis bahcesinde oturup yagmurun sesini dinlerken, Limoges porseleni fincandan guzel bir cay icmek benim kucuk lukslerimden biri iste...

Cayimi yudumlarken, tekne turunda tepeden asagi islanmis oldugumuzu unuturak, birden gidis sendromuna tutuldum...

Bir aya kalmadan Turkiye'ye donuyorum iste, 3 sene goz acip kaparcasina cabuk gecti bile... Bruj'e bir daha gelir miyim gitmeden? Gelmem buyuk bir ihtimalle... Bir dahaki Bruj gezisini acaba ne zaman ne sekilde yapacagim/cagiz?

Bu dusunceler kafamin icinde gelip giderken bir de Babiskomun dusuncelerini tahmin etmeye calisirken buldum kendimi: 1970'lerin basi Bruksel... Ahmet burada doguyor, bizimkiler daha 30yasindalar... Aradan 30 kusur sene geciyor. Onca gitmeler gelmeler, AB isleri, ortak pazar toplantilari/muzakereleri... simdi de kizini ziyarete geldin buray bak babisko. 30'larinda Bruksel'de yasarken gelir miydi hic bunlar aklina ? :)

Hayat hos suprizlerle dolu. Butun zorluklarina ragmen, gocebelik varmis ki bizim genlerde bu tasinmak gozumuzu hic korkutmuyor hatta aksina her yeni mekan bizi cok heycanlandiriyor...

Belki bundan 30 sene sonra, gocebe genlerimiz cocuklarimiza da gecer ve bir sekilde herkesin ugradigi Belcika'da, belki de Bruj'deki Kafelerden birinde ben de kizimla/oglumla oturup bugun dusunduklerimin birkacini hatirlayip gulumseyebilecegim...