Bilmememek değil, öğrenmemek ayıptır.
İşte bu deyimle yatar kalkar vaziyetteyim.
Adeta Mantra şeklinde günde üç öğün söyler haldeyim :
Ommmmm... Bilmememek ayıp değil Ommmm... Öğrenmemek ayıp Ommmm... Öğrenmenin yaşı yoktur Ommmm...
***
İlker'in "eti senin kemiği benim" diyerek yolladığı bilim yuvasının 4 öğrencisi de bu son hafta sinir krizi eşiğinde dolanıyordu etrafta...
Kıyamadılar ve kısa bir süre için kafa izni verdiler... Verdiler iyi hoş ama, "dönem ödevleri" de verdiler :)
İşin şakası bir yana, İngiliz edebiyatından çok güzel eserler keşfettim ben bu vesileyle.
En güzel keşfim de P.G. WODEHOUSE oldu.
Daha önce adını sanını duymadığım bu yazarın 90'dan fazla romanı/kısa öyküsü ve bilumum piyesi varmış...
Ben Dr. Sally kitabıyla keşfettim Wodehouse'u. O kadar basit ama o kadar sürükleyici ve komik bir kitap ki gerçektende elimden bırakamadım.
İngiliz mizah anlayışını ve kafa yapısını bu 140 sayfalık kitapta o kadar güzel aktrıyor ki usta yazar, şapka çıkarmamak elde değil !
İşin komik tarafı, İlker bana hep "Fransız aşığısın" derdi.
Ancak, Anglosakson dünyasının pençesine öyle bir düştüm ki, kurtarana aşk olsun :D
Good Save the Queen!
Cheers lads! :P
****
http://en.wikipedia.org/wiki/P._G._Wodehouse
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=p%20g%20wodehouse
No comments:
Post a Comment