Hızımı alamadım, dün akşam da Benjamin Button filmine gittim.
İlk olarak uzun bir film olduğunu söylemem lazım. Belki biraz fazla uzundu ama hiç bir şekilde sıkıcı değildi.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben biraz hayatın akışına bırakanlardanım kendimi. Beraber gittiğim iki arkadaş ise- özellikle biri- hayata sıkı sıkı sarılan ve bir sonraki adımını çoktan bilebilen biridir. Bu konuda çok uzun konuşmalarımız olmuştur, hayata bakışlarımızı ve beklentilerimizi hep sorgulayan iki arkadaş olmuşuzdur.
Herneyse, filmden çıktığımızda hepimizim halet-i ruhiyesi o kadar farklıydı ki şaşırdım ben gene de biraz. Birimiz karamsar, diğerimiz "Forest Gump olmuş tam bu" diyor, öbürümüz ise "hayat senin elinde, istediğin herşey olursun" diye sayıklıyordu.
Ben etkilendim filmden. Şiddetle de tavsiye ederim. Ruhunuza dokunmazsa brüksel lahanası demiim ben de kendime :)
Kısaca: Forest Gump tadında çok güzel bir filmdi bence.
Uzun uzun anlatamayacağım kadar güzeldi e anlayın artık !
***
Fitzgerald'ın bir de meşhur romanı The Great Gatsby'yi yeni bitirdim...
O da bir o kadar etkiledi beni. Çok güzel yazılmış bir roman.
Okumadıysanız okuyun-not ilk bölüm beni baydı, ortalarda açıldım. İnat ettim bitirecem diye, iyiki de etmişim :)
Ama ben keko gibi merakımdan 1974'de Robert Redford'un oynadığı filmi ararken internette kitabın sonunu öğrenmiş oldum ! :(
Uzun lafın kısası, dediğim gibi anglosakson dünyası beni pek bir sardı bu sıralar, old sport!
No comments:
Post a Comment