Monday, May 21, 2007

12 sene sonra yeniden

Bu sefer ki Ankara ziyaretimin ilk günlerinde, birkaç işimizin olduğu Sakarya'ya gittik babamla. Öğle vakti olduğu için ve Süha'nın dönerinden başka dönerlere de pek rağbet etmez olmaya başladığım için etrafta ne yiyebiliriz diye dolaşırken, lise zamanımda kelle-paçaların yanından geçerek gittiğimiz bir mantıcı geldi aklıma..

Vitrinde 3-4 kadın mantı yapardı, taze taze yenirdi mis gibi.. Dur bakalım acaba hala o mantıcı yerinde mi diye mithat paşa-sakarya arasındaki köprüye doğru ilerleyince benim emektar mantıcımın hala orada olduğunu görmek az kalsın ağlatıcaktı beni - nasıl bir duygusallık varsa bende de??- :P

Birden bire eski günlere döndüm.. Sakarya, Yüksel yani Kızlay'ın bizim oyun bahçemiz olduğu günler aklıma geldi.

Kendimi düşündüm o yaşlarda. Yaşadığım değişimi Kızılay'ın geçirdiği değişimle kıyasladım..

Ama umutsuzluğa kapılmadım bu sefer :)

Bir ara Kızılay'a her inişimde bir tatsızlık yaşar olmuştum. İnsanların giderek daha da bağnaz olduğunu görmek beni son derece üzmüştü.. Benim Kızılayım böyle değildi.. 5 sene boyunca sabahtan akşama kadar parçası olduğum bir yerdi Kızılay ve bu şekilde hiç bir zaman davranmamıştı ne bana ne başka gençlere.. Asi takılıyorduk eninde sonunda o deli dolu yaşlarda :D farklı olma peşindeydik ama Kızılay bize hep evladı olduğumuzu hissettirmişti, hiçbir zaman bizi dışlamamıştı..

Allahtan bu seferki Kızılay maceram, belki de benim yaşıma göre "usturuplu" giyinmemden dolayı, çok daha nostaljik ve keyifli geçti :)


Herneyse ben mantıma geri döniiim :)



Mantıcıda babamla bu güzel mantıyı mideye indiriken, yan masalara bakınca, buraya gelen herkesin eski müşteri olduğuna dair bir hisse kapıldım. Alışverişe gelmiş orta yaşlarda iki kiz kardeş, etraftaki dersanelerden gelmiş conversli-taytlı kız grubu veya köşede tek başına yemeğini yiyen esnaf.. hepsi nokta atışıyla buraya gelmiş gibiydiler :)
Mantı gene aynı lezzetdeyi ve beni babama karşı mahçup etmedi.. her ne kadar kendisi bizim evdeki mantılar daha güzeldi dese de, ben severek yedim...

Beklerken bir de gözleme istedik.. babam benimle bir dalga geçti patatesli gözleme ısmarladım diye.. "hamur ve patates, hmmpf ! (bu burun bükme efekti) kapadokyalı seni" diye

Sarkozy türklere kapadokyalı onlar, avrupalı diil diomuş ya hani - e ben de kanıtladım işte patates ve hamur işi beraber yenir, kapadokyalıyız biz :D ehe ehe..
Şimdi aklıma bu konuşmamızın geri kalanı da geldi :)

Bir ara Chirac herkesi şaşırtan ve kimsenin anlamadığı bir laf etmiş.. Bizler hepimiz (avrupalılar yani) Byzans'ın çocuklarıyız diye.. Böyle millet, yahu bu adam gene bunadı neler de söylüo diiivermiş.. Chirac başka da birşey söylemeden kapamış konuyu..
Babamla mantıları beklerken de kapadokya'dan chirac'a atladık birden ve adamın aslında haklı olduğunu söyledi.. Germenleri hiristiyanize eden (güzel bir kelime olmadı bu hiristianize, farkındayım.. ama başka bişi gelmedi birden aklıma).. neyse işte hiristiyanlığı avrupa topraklarına yayan bizansın, kapadokya topraklarının, anadolunun evlatlarından başkası da diil hani.. eee efendim neymiş? ne oldum demiceksiniz..

hepimiz türküz... kızılderililer de türk, abraham lincolm da türk, elvis de türk!!!

:D ay çok gülüyorum buna ben ama çok da hoşuna gidio naif ruhumun ;-)

Bütün dünya türk işte, nokta :P
Kızılay, mantı, okul , ah mazi derken sarkozy ve chirac'ında kulaklarını çınlattık, konumuza derinlik kattıkları için de onlara buradan teşekkürlerimi iletirim.. ha haaa :D chirac'la el sıkışmışlığımız bilem var diip direk kendileri zaten kankam olur dicem şimdi de :P

Mantıcının yeri, sakarya-mithat paşa köprüsünün yanı hemen.. tam karşısında zamanında çok güzel tantuni ve midye tava yapan bir yer vardı.. hala eskisi kadar güzel mi bilmiyorum ama kapamamış olması bunca zamandır kendini ispatlamış olduğunun bir işareti olabilir mi? :)

Bir de meşhur Körfez lokantası vardı.. yerine kocaman bir bina dikilmiş.. D&R olmuş.. Gloria Cafe olmuş.. Hemen yanında müthiş bir Ankara klasiği ve lüksü (e öğrenciyken öyleydi yani) Göksu Restoranı var.. Zamanında Körfez hocaların yeriydi.. pek bir öğrenci gitmezdi.. sonra lise 2 civarı bizlerde Körfez'e gider olduk.. baktık hocalar yavaş yavaş azalır oldu.. Lise sonda ise, paraya kıydık ve yavaş yavaş Göksu'ya da gitmeye başladık.. e kuver fiyatına dahil, ekmek, tereyağ ve su vardı :) bu nasıl bir güzelliktir dedik.. sadece çorba bile içerek karnımız süper doyar olmuştu... Buna en çok hocalar gıcık oldu ama :D yegane mekanlarını bizlerle paylaşmak zorunda oldular...

Körfez başka yere açıldı mı bilmiyorum ama çok güzeldi.. basit ama lezzetli şişlerini hala hatırlarım.. bir de güzel lavaş ekmeğini :) e bahçesini unutmamak lazım :)

Göksu'da ise, Böf Strogonof'u çok güzel yapıyorlar yanında da kibrit patates servis ediolar.. Çok başarılı çoook (ama ben de o kadar güzel yaparım hani böf stogonofu, söylemeden edemiciim) yapamadığım ve çok severek yediğim bir de Çukulatalı Suflesi var Göksu'nun :) yanında da krema..mmmmmm enfes enfes.. Az mı derslere gec kaldık sufle yicez die :)))


Ankara'dan sevgiler,

Aslı.

Friday, May 11, 2007

KAZIKCI VE KUSTAH PLANET PARFUM

Gitmeden bu yaziyi yazmasam catlicaktim..

eve yeni girdim ve sinirden ve kendime kizmaktan ellerim titredi resmen.. yahu ben nicin bu kadar dalginim?? Yani bir degil iki degil.. zaten eve dondugumde utuyu acik buldum.. allahtan bisi olmamis.. o da ayri bir korkuttu beni ya... dun cok iltifat aldim da utume.. ahanda nazar deydi dedim isigini acik gorunce :(

Neyse,

Sevgili Belcika'da yasiyan blog arkadaslarim ve belcika'ya bir gun yolu dusecek ve kozmetik seven her sevgili okuyucuma...

Caaaanim kocaciimin d.gunu hediyelerinden biri de onceki yazilarda bahsetmis oldugum LA-TWEEZ isikli cimbiz idi, ben de bugun teee sehre (aman da cok uzak) inmeye usendigim icin Woluve Shopping Merkezinde kesin bir Ici Paris XL vardir diye cimbizimi almak icin oraya gittim. Eveet, Paris XL magazasi yokmus ben de onun yerine Planet Parfum magzasini gorup girdim, sordum ve iki tane lutfen diyerek, paketletirmek uzere kasaya gittim.

Ilker'e annelere senin cimbizdan alicam dediimde hem cok gulmus hem cok hosuna gitmis hem de aa cok ucuz yaw demisti.. fiyatini da soyluyorum.: 7.90 Euro

Ben dalginim iste cok kotu, of kendime cok kiziyorum.. elimdeki 50 euroyu uzattim ne kadar olduguna dikkat etmeden.. bana 10 euro ve 10 cent para sutu verince tabii birden uyandim ve pardon bu cimbizlar 20 euro muydu tanesi ??? Ben vazgectim, iade ediorum hemen aldiklarimi dememe karsin, muesesenin politikasinda nakit para iadesi olmadigini ancak bana bir hediye ceki yazabilceklerini soyledi kasadaki gorevli.. zaten tepem atmis, sizdeki bu fiyatlarla benim sizden bir daha bir sey alacagimi sanmiyorsunuz herhalde dedim (yanlis orda soguk kanli olup, kandinin suyuna gidip isimi tatlilikla hallettirmeliydim... evet ama olamadim soguk kanli >:( tepem atti !! )

Bunun uzerine bu urunun aynisi benim 8 euro'ya aldigimi ogrenince farklidir diye idda ettikten sonra uzunca bir surun, bir urun de bu kadar fiyat farkinin olamiyacagini bana bir guzel aciklamaya calisip da kesin farkli bir urundur diye ikna etmeye calistktan sonra.. yahu elime almisim kullanmisim.. dukkan da da amadan ikisini de actim kontrol ettim tek tek.. AYNI URUN!!!!

Neyse, ondan sonra da bana -belcika'da yasiyan arkadaslar bilir- Colruyt ve Rob arasindaki farktan bahsetmeye basladilar... yahu bu ne kustahlik, terbiyesizlik???? Bana ne demeye calisyosun sen be kadin???

Rob evet herseye iki misli fiyat koyar, dogru, ama musteri memnuniyeti de bir o kadar onemlidir Rob'da.. bizzat yasadim bunu, adam musteri servisi ile o koydugu fiyati hak ediyor benim gozumde.. her kurusum helaldir! ha gidip sutumu, unumu da ordan almam ama hani.. ozel seyler icin Rob super bir gourmet market. Hikayesini de anlatayim hemen : bennim reyon arasin biraktigim sepetimi birinin aldip gitmesi uzerine ( icinde sushi icin aldigim ve satilan son ton baligini almis oldugum icin), gorevli benim icin "siz merak etmeyin hanimefendi ben hemen bulurum sizin sepetinizi" diip 5 dakka sonra elinde sepetim ve ton baligimla donmustur... belcika'da hangi dukkanda siz bu hizmeti gorebilirsiniz? bana ne yaa der, sahip olsaydin sepetine bana mi sordun birakirken der ve noktayi koyar- kusura bakmayin cok uzun bir entre-paranthese oldu...

Herneyse cok isim var, sinirim o kadar bozuldu ki yazip rahatlamam gerekiyordu.. rahatladim :) kafanizi sisirdiysem de artik idare ediceksiniz azcik.. :P

oof ben bavulumu hazirlamaya baslamadim bile.. neyse..


DIYECEGIM SUDUR:

PLANET PARFUM HEM TERBIYESIZ HEM UKALA HEM DE 8 EUROLUK BIR URUNU 20 EUROYA SATABILCEK KADAR KAZIKCI !!!!!!!

SIZ SIZ OLUN, PARIS XL'DEN SASMAYIN..

(hatta luxemburg sokagindaki Ici Paris XL subesinde satis elemanlariyla kanka olduk resmen, biseye ihtiyaciniz olursa onlara gidin.. ben de gelirim :D kozmetikten asla sikilmam da ;-)

Konumuza donelim:

BEN DERSIMI COK ONEMSIZ OLAN AMA BENI COK SINIRLENDIREN BIR SEKILDE ALDIM.. PARASINDA DEGILIM KAZIGINDA VE SATIS POLTIKALARINDAYIM BEN!!

Annelerime helal olsun her kurusum hatta daha da fazlasi...onlarin degeri bunlarla olculmez ama sinirlendim yahu yedigim kaziga.. bak hala sistemimden atamadim olayi >:(


kalin saglicakla



Abbas Yolcu


Yahu, ben ne zaman şöyle oh be bundan sonra oradan oraya koşturmak yok diyebileciiiim?


Bana gene iki vakte kadar yol gözüktü falımda... sevineyim mi üzüleyim mi anlayamadım.. evet yolun amacı çok güzel, çok heyecan verici ama yol gene de yol, etrafını ne kadar dolarcıklarla süsleseler de. Yol yoldur... (hayallere bak, dolar dedim, gül mül değil hani... belki bu hayalimde çıkar falımda, ben gene niyet edeyim de :D


Özleyeceğim gene bir tek eşim olacak.. Şu Belçika’nın iğrenç yağmurlu havası değil.. ya ne pis bir havadır bu yahu, gene burnumu evden dışarı çıkarmak istemedim bir haftadır, halbuki güzel projelerim vardı. Bu projelerimde blog alemi sayesinde tanıştığım yeni arkadaşlarla bizzat görüşmek vardı mesela... Duyurulur bir de buradan ilgili makamlara: D

Bu arada ışıklı cımbızdan anneler günü için birer tane almaya karar verdim, niye ben bunu daha önce düşünemedim ki ?? :) Uykularım kaçmıştı ne alıcam derdine düştmekten :P

Neyse, blogum çok yalnız kalmasın ve azcık da sus payı olarak Kibris'ta cektigim resimleri koyayim, azcik gunes yuzu gorelim de soyle gozumuz gonlumuz acilsin azcik dimi ama :D


Bella pais manastiri-girne tepeleri :)

Girne limani

Hz. Omer Turbesi-Girne

Gene Girne limani- Kale'de keyif :D

Girne- El nino tatile gelmis :D

Magosa- Kel'in yeri :P muckssss!!

Bahceden kendini sokaga atmis bir Zambak :) -Bella pais - benim Kibris'a ilk gidisimdi bu ve insanlarin bu kadar cicek duskunu olduklarini gormek hem cok sasirtti, hem de cok mutlu etti beni :) (Magosa'ya giderken dolmus soforunun bir saat boyunca yanindaki arkadsiyla ciceklerden konusmasi bu edindiim kanati iyice pekistirdi :) )

Bella pais- kova kova cicek. Niye aklima gelmedi ki, bir tane satin alsaydim su kovalardan :) Ankara'da annemlerin bahcesine ekerdik

last but not least :) Othello kalesi-Magosa

Wednesday, May 9, 2007

Evim evim, Guzel evim :)




Bruksel'e doneli 3 gun oldu ama ben hic ozlememisim sanki buralari.. esimi ve evimi saymiyorum tabii ki.. aa bir de yesili disinda pek birseyini ozledim diyemem bu sehrin (napiim yigidi oldur hakkini yeme diye ogretildi bize :P )

hmmm?? haksizlik mi ediyorum yoksa?

Belcika'daki sarkuteriyi ozledim bir kere. Peynirlerini ozledim, guzel baliklarini ve deniz mahsullerini de ozledim; sinemadaki sekerli popcornunu ozledim, kam yuen cin marketini ozledim, sushi yapabilmemiz icin butun malzemeleri bulabilmeyi ozledim, toplu tasim aginin kolayligini ozledim, fin de siecle lokantasini ozledim, buradaki dostlarimi ozledim...

Yok yok, ben gene de alismisim galiba bu memlekete.. cok da haksizlik etmiim

Donmeden 2 gun once Ankara'da bir guzel usuttum ben bir de... ucusum berbat gecti tabii bu yuzden.. ve hala sag kulagim tikali tikali dolasiyorum.. (e burnum da tikali soylememe gerek yok galiba)...
Cok komik bir durum ama, sag tafatan hic bir seyi net duymuyorum, resmen yasli teyzeler gibi "efendim?? bisi mi dedin? " diye diye ilker'i delirtiyorum ehe ehe.. aslinda bu duruma ben de bir o kadar deli oluyorum... of gecmek bilmedi yaaa bir turlu >:(


Pazar gunku ucusumuzu Gent'teki arkadasim ve 3 aylik oglusuyla yaptik.. istanbul havalaninda bulustuk ama cok da yardimci olamadim ben sumuklu halimle :(

Kapali hava sisteminden korkarken yaninda hapsiran asli teyzesine catti valla bebisimiz :(

Neyse, biz tabii malesef bir gun onceden yan yana oturmayi ayarlamis oldgumuzu dusunsek de THY bizi ayri yerlere oturtmustu.. biz de yanimizda oturan belcikali iki beyefendiye rica ettik yer degistirmeyi, onlarda seve seve degistirdiler.. ancak onlarin yan yana oturabilmesi icin koridordaki koltuk bos muydu yoksa biri gelicek miydi... geldi de biri.. rica ettik biz de durumu anlatarak, boyle boyle cocuklu yolcuyuz, beyefendiler bize yerlerini verdiler vs vs die ama ben kendi vatandasimdan bekledigim anlayisi maalesef goremedim bu yolcumuzdan ve sert bir " ben koridorda oturcam" diyerek konuyu kapadi.. bu durumda belcikalilara isterseniz ben kalkiim siz arkadasinizin yanina oturun dedim ama iste benim vatandasimin gostermedigi nazikligi belcikali gosterdi..
Ben ki heryerde ovune ovune bizim milletimizin ne kadar da "insan" oldugundan bahsederim... agzim acik kaldi..
Oluyormus.. Soguk, anlayissiz, bencil dedigim belciklalilar kendi vatandasimdan cok daha anlayisli ve nazik cikti ya.. insan her gun yeni dersler aliyor hayattan...
Her ne kadar hayatimin 2/3'si yurt disinda cekmis olsa da, her ne kadar onyargidan nefret eden biri oldugumu dusunuyor olsam da, ben de bu onyargilara kapiliyorum iste.. genelleme yapiyorum icgudusel bir sekilde.. iste.. daha duyarli olmaya ozen gostericem bundan sonra.. herkesi ayni kefeye koymicam... soz :)

Ders 1: eger burnunuz tikaliysa ucagin inis ve kalkislarinda her nekadar sakiz cignerseniz cigneyin, agziniz kopacak kadar esnesenizde bir kulak cat diye tikaniyor ve cooook aciyor..

Ders 2: yanyana oturmak istiyorsaniz online check-in yapin en garantisi. THY isteginizi dikkate alsa dahi, unutulabiliyor veya atlaniliyor (ben anlayamadim ne oldugunu ). ucak tamamen doluysa da diger yolcularin insafina kaliyorsunuz.. gerek yok.. online check-in her derde deva :)

Bu arada ucuncu pastami da pazar gunu esimle yedim.. Bruksel'in cok meshur bir pastacisi var Mahieu ... Bilen bilir dicem ama bilmeyen varsa gidip bir goz atsin derim.. butun urunleri cooook guzel... Iste burdan bogurtlen kremali cook guzel bir dogumgunu pastasi almis ilker :) ben de buyuk bir keyifle Allah'in hakki 3tur diyerek 3.kez dilek tuttum ve mumlarimi ufledimmmmm >:) ehe ehe.. valla 30 olunca herseyi 3 kere yasadim ne guzel :D

bir de bir suru hediye aldim.. ama bir suru resmen.. ac ac bitmedi.. canim kocacim benim.. en kucuk detayina kadar dusunmus.. ehe ehe utandim ama gene de yazicam banane banane :D isikli bir cimbizim bile oldu :P super bisi yaaa... ehehehehe "isikli cimbiz"... kutusu da var, ruj formunda ehehehe :D
(evet yukaridaki resimi bunun icin koydum, simdi bir anlami varmis dediniz dimi ? :))


Ne atom bombasi, ne Londra konferansi; bir elinde cimbiz, bir elinde ayna. Umrunda mi dunya?


Neyse ben gene simarmaya basladim..


Ders 3: bayanlar 30 yas kadar guzel bir sey yokmus.. en anlamli d.gunlerimden biri oldu (digeri de 18 de aslinda.. bir sonraki de 35 olucaktir muhtemelen :P) bol bol simarabilirsiniz ehe ehe :)


Tuesday, May 1, 2007

30 yas ve bir gun :)


Eveeeet artik rahatladik.. yok yaklastim, ay cok az kaldi, amanin 30 oluoz dertlerim artik bitti..
Oh be, oldu da bitti masallah valla :)
Ne de rahatmis ayol bu 30lar.. ben cok sevdim.. tavsiye ederim yani.. daha 2 gunluk bile diil ama ossun.. simdiden pek bir iyi anlastik 30lu yasla, sevdik birbirimizi, bir muddet de beraber olmaya karar verdik :)
Uzun suredir guncelleyemedim blogu, ama dolu dolu ve cok guzel bir 4 gunluk Kibris gezisi yaptik :)
Gorumcemi ziyaret ettik.. bu guzel pastayi da -cheese cake daha dogrusu ;)- ankara'ya donmemize 1 saat kala yedik..