Saturday, December 31, 2011

2011'in son gunleri: Upstate New York

Gene bir Ayped'den yazi yazma denemesine giristim, hadi bakalim hayirlisi :-/

 Ayagimin tozuyla (7 saatlik bir araba yolculugunun sonunda!!), 2011'in son gunlerinde kesfettigimiz guzeller guzeli eyaltimizden bahsetmek istedim azcik :))

Vermont ve New York eyaletinin kuzeyi icin sonbaharda muhtesem guzellikte olduklari soylenir. Evet, sonbaharin renkleri coktan bizi terketmis olsa da ben gene de Upstate New York'un sundugu yol manzarasindan son derece memnun kaldim. O kadar cok memnun kalim ki, seneye Ekim ayinda bol yurumeli, oksijen solumali, yaprak toplamali bir gezi bile tasarliorum kafacigimda :D

Bu arada, cocuklugumuzun mutlu ressami BoB Amca resimlerine ilhami kesin Buralardan topluyordu !!

Neyse, hikayenin devami seneye kaldi sanirim ;)

Simdilik Herkesin Yeni Yilini Kutlar, kucuklerimin gozlerinden, buyuklerimin ellerinden.....

Yok bu Olmadi... Efendim, 2012 herkes icin 2011'den cok cok cok daha guzel gecmesini dilerim !

 MUTLU YILLAR !


Giderken yolun 1/3'ini  Kuzey Metrosuyla yaptık (yani tren işte). Hudson Nehrine sıfır giden bu hat baya bir keyifliydi :)

Upstate New York

Interstate North 87, teee Montreal'a kadar giden yol :)


Poughkeepsie'ye yaklaşırken, Hudson Nehrine sıfır tren yolculuğumuz

New York, Vermont ve Kanada sınırları arasına sıkışan donmuş bir Champlain Gölü

Wednesday, December 21, 2011

Kamu oyu yoklamasi

Ey sevgili okur!!! Her memkeet degisikligide neden hala " bruksellahanasi" ismiyle yazi yazdigimi kendi kendime soruyorum. Cevabim beni hicbir zaman tatmin etmese de bu isin "yapilabilitesi" gozumde mi buyuyor ne, her seferinde blogumu tasima kararimdan vazgecmis buluyorum kendimi... Sorarim size: artik bruksellahanasi'ni her gittigim yere tasimayi birakayim mi? Oof, simdi bir de yeni blog ismi bulmak gerekcek... Hmpf :( Not: bu yaziyi da yeni oyuncagim tabletimle yazdim, bakalim yayinlaninca nasil gozukecek...

Tuesday, December 13, 2011

Cik cik



Bizimkisinin meşhur lafı : "yuvayı dişi kuş kurar hanım"

Tabii doğrudur, ama o dişi kuş o yuvayı kurana kadar neler çekiyor bir soranınız var mıdır?

Bu dişi kuşların çektiğini bir ben bilirim bir de Allah bilir. (bir de bu yazıyı okuyanlar hatırlar)

Milyonlarca dal parçası arasında EN uygununu seçerler... Saatlerce o dalı bulmak için uçaaaar dururlar (masal tonuyla okunacak). Yuva dediğin bir dalla kurulmuyor ki! Mükemmel dalı bulunca da, bu sefer o Mükemmel dala EN iyi uyacak Yeni bir Mükemel dal bulmak için minik kanatlarını çırpa çırpa tekrar yollara koyulur o dişi kuşlar (görsel materyel olarak minik dişi serçeyi kullanalim lütfen)... Yuva deyip geçmeyin, her biri adeta birer sabır, sevgi, kararlılık ve mimari şaheserdir!! O birbirine girmiş, ahenk içinde sarılmış dallar ve o dişi kuşun azmidir o yuvayı yuva yapan.

O emektir o yuvayı yuva yapan. Minik çırpı bacaklara ve kanatlara inen o kara sulardır orayı yuva yapan.. (küçük Emrah kaşlarımı çattım, ıslak köpek bakış moduna geçtim)

Bizim Alfa Serçe dişi kuşa bütün "kutsallığı" ile bu görevi hatırlattıktan sonra, dişi kuş çırpı bacaklarını bu sefer New York'un buzz gibi havasında (içine termal tayt giyerek-evet paçalı don yani!) koşturttu..

Koltuklarının teslimat tarihi ertlendi, sinir krizi geçirmeden hemen alternatif koltuklara baktı. Baktı, araştırdı, gitti, gördü ve denedi.. Kafasında ve şemalarında uzun uzun yerleştimeye çalıştı hepsini minik salonuna. Ama ne hiçbiri uyabildi, ne de hiçbiri erkenden teslim edilemedi.. Kara bulutlar çöktü dişi kuşun tepesine..

New York'un Belçika'dan beter yağmurlarında gene koşturdu durdu o çırpı bacaklarıyla... Lambası, orta sehpası, şifonyeri, halısı, yastığı, askısı, kepçesi diye diye evin geri kalan eksiklerini bir çırpıda gidermeye çalıştı.. Ama bu yuva diğer yuvalara benzemiyordu ki. Burası farklı bir yuvaydı, burada işler alıştığı gibi işlemiyordu. Olsun, o alıştı bu yeni işleyişe... Kanatlarını çırpa çırpa, bir bir mükemmel dalları buldu getirdi, ya da getirileceğine dair sözler aldı. Artık bir de koltuğu geldi mi, bu yuva sonunda YUVA olacaktır dedi.






Sunday, December 4, 2011

Blue Note

Sakin başlayan bir Cumartesi gecesinde, aylak aylak west village sokaklarinda dolaşırken kendimizi Blue Note'ta bulduk.

Galiba NY'un bu beklentisiz başlayan ama süprizlerle dolan gecelerine aşık oluyorum :))

Bu akşam Blue Note'ta çalan baba grupların aksine "hip hop with a certain perspective" diye kendilerini tanimlayan Mental Notes grubunu dinledik. Çok keyifli oldu :)

Ben de yavaş yavaş hip hop jargonunu çözmeye gayret ediyorum :)) Çalışmalara devam!!

Blue Note@ 6th Avenue and MacDougal