Tuesday, November 6, 2007
Gonlum Bruges'de kaldi (belki de midem?)
Evet, farkindayim yukaridaki baslik pek bir garip durdu dimi simdi ? :)
Benim gibi surekli Bruges'de yasamanin ne kadar da sikici oldugundan bahsedip duran birisinin hopalaa ben bruges'u cok ozledim demesi de nerden cikti simdi diyeceksiniz. Ne demisler, yigidi oldur hakkini yeme! E yok mu benim Bruges'de ozledigim veya cok sevdigim seyler... Var ki ne var :)
Efendim, bir kere minicik bir sehir olusunu, arnavut kaldirimlarini, Saruman'in Kulesini (yani Belfort), yagmur camur demeden turist akinina ugramasini, suratsiz ve kaba garsonlarini tabiiii ki de ozledim desem yalan olacak :D
Amaaa, mimarisini, kokan kanallarini, bahar geldimi daracik sokaklarda her pencerede cicek gormeyi, carsamba gunu kurulan pazarinda satilan tavuk cevirmeyi ve 'geeel geeel domatese geeeel' diye bagiran pazarcilarini, alisveris sokagini (x2), evimizi, bisiklete binmeyi veeeee asil konumuz olan Sarkutericimizi ve Dondurmacimizi coooooook ama coooook ozluyorum !!
Bazen hala dusunuyorum, Ilker'le ben Bruges'de kolestrol krinize girmedik ya, valla iyi yirttik (kolestrol krizine gireni de ilk defa duyuyorum?? ne demekse :P) Sabah aksam, abartmiyorum seremoni seklinde sarkuteri ve peynir yedik bir sene boyunca.. ama ne yedik!! anlatirken bile agzim sulaniyor :D Ha simdi yemiyor muyuz? Yiyoruz ama bulamadik ki bizim sakuterici gibisini burada, agzimizin tadiyla bir peynir, bi salam alamadik gitti su Bruksel'de valla :( cok mutsusuz coook hic sormayin (valla saka degil!). Dediler, Rob guzeldir, Rob muhtesemdir.. (Rob Bruksel'in meshur gurme marketi, yabancilar tarafindan cok ragbet goruyor) Ama yok kardesim, bizim Bruges'de yedigimiz brie de chevre peynirinden bruksel'de hicbir yerde yok!! (of cok igrenc geldi kulagima su yazdigim cumle).
Neyse, ben lafı daha fazla uzatmadan size bizim sarkuterici'den bahsedeyim azcik:
Dukkanin disaridan resmini cekmeyi unutmusum da, posetinden ismini ve adresini gosteriim size bari :)
(Biz bu sarkutericiye Bizim Adam diyoruz bu arada)
Bizim adam inanilmaz biri valla.. Gene birgun kapisinin onunde kuyrukta beklerken (evet cok sik rastlanilan bir manzara), onumde konusulanlara kulak kabartinca ogrendim ki, bizim adam Bruges'deki michelin yildizli tek restoranda sommellier imis zamaninda, sonrada iste acmis kendi dukkanini. Inanilmaz guzel peynirler, salamlar, jambonlar, receller, saraplar, biskuviler... akliniza delicatesse olarak ne gelirse o minicik dukkanda valla satiyor hepsinden :)
En guzeli de, sattigi butun urunleri o kadar guzel anlatiyor ki, valla sirf midenizi degil beyninizi de doyuruyor masallah :D "bahar aylarinda daglarda otlanan inek sutunden yapilmistir", "su kadar metrekareye su kadar hayvan sunlarla beslenerek elde ediliyor bu jambonlar". Valla sayesinde baya bir peynir-salam kulturumuzu genislettik biz de :P
Isini severek yapmasinin bende uyandirdigi buyuk hayranlik ve mutluluk ise apayri bir konu :) (e sanirim pek rastlamadigimiz bir durum soz konusu olunca boyle agzimiz acik seyrediyoruz hayran hayran). Oyle profesyonelce yaklasiyor ki isine, bir aksam ustu arkamizda inanilmaz bir sira olustugu icin, Ilker yardim edeyim de daha fazla uzamasin bizim isimiz diye aldigimiz peynirleri ve salamlari posete koymaya basladi.. Aaa :) olur mu hic?? hepsinin dokusu farkli, posete koymanin bile bir adabi var, sert peynirler en alta, dokusuna gore salamlar ve yumusak peynirler ustlere yerlestiriliyor :))
*****
Ankara, 13 kasım 2007
Haftada en az bir kere ugruyorduk sarkutericimize. Artik neyi seviyoruz, neyi en son aldik, hepsini biliyordu bizim adam. Bugun ne alsak dedigimiz anda damak tadimiza gore hemen birseyler tavsiye ediyordu.. ve inanin bir senedir gitmedik, ama hala neyi sevdigimizi cok iyi hatirliyor :)) Valla cok hosuma gitti, sanirim yasanmisligin bir gostergesi oluyor ve insan bir yere ait olmus olmaktan cok buyuk mutluluk duyuyor... eee, insan sosyal bir hayvandir eninde sonunda :)
Gene aklima gelen seylerden biri: her alisveriste,bizim adamin "ooo simdi bu peynirleri soyle guzel bir kirmizi sarapla yersiniz aksama" deyisi ve bizim de tabi tabi deyip, herseferinde yanina guzel bir cay demlememiz de ayri bir komediydi valla :D Tam alaturka sarkuteri/peynir sofrasi :P eheheheh.. Ama valla cayla da cok guzel gidiyor.. ben sarap icince hemencecik mayisiyorum, hele evde olalim oo hemen sizma moduna geciyorum :(
Daha fazla reklama gerek yok, bu sefer arabayla degil de trenle gitmistik bruges'e ve bir saatlik sicacik bir tren yolculugu ile evimize donmemize ragmen bizim adam once hmm cok da sicak trenler, acaba bozulur mu diye dusune duruken, biz gider gitmez yeriz zaten dedikten sonra gitti, guzel bir isi gecirmeyen bir poset buldu, herzamanki gibi guzel guzel donmus dana etini dilimledi incecik ve oyle guzel sardi ki eve geldigimizde hala cozulmemisti et :)) Bir dahaki sefer geldiginizde soyleyin bana et ne durumdaydi bruksel'e vardiginizda diye de tembihledi :)
Bizim adam ve sarkuteri dukkani hakkindaki yazimi baya stresli bir sekilde yaziyorum aslina bakilirsa.. Ilker'den ozellikle bu yazimin simdiye kadar yazdigim en guzel yazi olmasi konusunda istek geldi, ama ben istedigim kadar buradan ovguyle soz edeyim, siz kendiniz bir kere o dukkandan iceri adim attiginiz anda bizimle hem fikir olmamaniz mumkun degil bence :)
Elimde bir de aldigimiz carpaccio'nun resmi vardi ama, kendi bilgisayarimda olmadigim icin resmi daha sonra eklerim :( (internetten buldugum resimlerin hicbiri karpaçio'ya hakkini vermiyor zaten!)
Midesinin sesini dinleyen asli :)
Subscribe to:
Posts (Atom)