Friday, January 30, 2009
Ben baklava sevmem ki ?!
Sanırım bu yaşıma kadar yemiş olmam gereken baklava miktarına ben şu bir günde ulaştım !!
Evet, işin komik tarafı: ben baklava SEVMEM !
Ama gel gör ki elimde kalan (hediye amaçlı alınıp gerek duyulmayan fazla paket) bir kilo Hacı Baba Baklavasını tek oturuşta neredeyse bitiriyordum gün gece !!!
Aslında ayıp oluyordu biliyorum. Herseferinde tabağıma konan baklavaların birinin ucundan- sırf ayıp olmasın diye- tırtıklayarak yemek bir Antep gelinine yakışan bir hareket değil. Ben de biliyorum ! (milli sebze patlıcana da burun büküyor olmam da ayrı bir "utanç" kaynağı :P)
Çok denedim halbuki. Hatta Antep'te meşhur İmam Çağdaş'a bile götürüldüm (tamam bir de kebab için gittik itiraf ediyorum :P).
İflah olmamıştım :)
Ya gördün mü sen şimdi şu Hacı Baba'nın bana yaptığını ?! Bir oturuşta 1 kilo fıstıklı baklava yiyeceğim neredeyse!!!
Ey hiper çalışkan tiroit söyle bakalım, var mı bu işte senin bir parmağın???
Foto kaynak : Hacı baba, fıstıklı şöbiyet
Saturday, January 24, 2009
P.G. Wodehouse
Bilmememek değil, öğrenmemek ayıptır.
İşte bu deyimle yatar kalkar vaziyetteyim.
Adeta Mantra şeklinde günde üç öğün söyler haldeyim :
Ommmmm... Bilmememek ayıp değil Ommmm... Öğrenmemek ayıp Ommmm... Öğrenmenin yaşı yoktur Ommmm...
***
İlker'in "eti senin kemiği benim" diyerek yolladığı bilim yuvasının 4 öğrencisi de bu son hafta sinir krizi eşiğinde dolanıyordu etrafta...
Kıyamadılar ve kısa bir süre için kafa izni verdiler... Verdiler iyi hoş ama, "dönem ödevleri" de verdiler :)
İşin şakası bir yana, İngiliz edebiyatından çok güzel eserler keşfettim ben bu vesileyle.
En güzel keşfim de P.G. WODEHOUSE oldu.
Daha önce adını sanını duymadığım bu yazarın 90'dan fazla romanı/kısa öyküsü ve bilumum piyesi varmış...
Ben Dr. Sally kitabıyla keşfettim Wodehouse'u. O kadar basit ama o kadar sürükleyici ve komik bir kitap ki gerçektende elimden bırakamadım.
İngiliz mizah anlayışını ve kafa yapısını bu 140 sayfalık kitapta o kadar güzel aktrıyor ki usta yazar, şapka çıkarmamak elde değil !
İşin komik tarafı, İlker bana hep "Fransız aşığısın" derdi.
Ancak, Anglosakson dünyasının pençesine öyle bir düştüm ki, kurtarana aşk olsun :D
Good Save the Queen!
Cheers lads! :P
****
http://en.wikipedia.org/wiki/P._G._Wodehouse
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=p%20g%20wodehouse
İşte bu deyimle yatar kalkar vaziyetteyim.
Adeta Mantra şeklinde günde üç öğün söyler haldeyim :
Ommmmm... Bilmememek ayıp değil Ommmm... Öğrenmemek ayıp Ommmm... Öğrenmenin yaşı yoktur Ommmm...
***
İlker'in "eti senin kemiği benim" diyerek yolladığı bilim yuvasının 4 öğrencisi de bu son hafta sinir krizi eşiğinde dolanıyordu etrafta...
Kıyamadılar ve kısa bir süre için kafa izni verdiler... Verdiler iyi hoş ama, "dönem ödevleri" de verdiler :)
İşin şakası bir yana, İngiliz edebiyatından çok güzel eserler keşfettim ben bu vesileyle.
En güzel keşfim de P.G. WODEHOUSE oldu.
Daha önce adını sanını duymadığım bu yazarın 90'dan fazla romanı/kısa öyküsü ve bilumum piyesi varmış...
Ben Dr. Sally kitabıyla keşfettim Wodehouse'u. O kadar basit ama o kadar sürükleyici ve komik bir kitap ki gerçektende elimden bırakamadım.
İngiliz mizah anlayışını ve kafa yapısını bu 140 sayfalık kitapta o kadar güzel aktrıyor ki usta yazar, şapka çıkarmamak elde değil !
İşin komik tarafı, İlker bana hep "Fransız aşığısın" derdi.
Ancak, Anglosakson dünyasının pençesine öyle bir düştüm ki, kurtarana aşk olsun :D
Good Save the Queen!
Cheers lads! :P
****
http://en.wikipedia.org/wiki/P._G._Wodehouse
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=p%20g%20wodehouse
Tuesday, January 13, 2009
Arrrrghhhh !!!!
Subscribe to:
Posts (Atom)