Friday, July 30, 2010

Nerede Kalmıştık ?






Nerede kalmıştık?

Eveeet... Gittik, gördük, geldik işte. Nereyi mi?

Dünya'nın sekizinci, Afrika'nın en kalabalık ülkesi Niyerya'yı!



Gidişteki heyecanımı sanırım biraz da olsa önceki yazımda aktarabildim.

Çocukluğumdan beri duyguğum hikayelerin, hala eskitemediğim ve severek giydiğim annemin "vintage" elbiselerinin, elime alıp dakikalarca incelediğim resimlerin arka fonunda hep Lagos, hep Nijerya vardı - Bir de tonlarca Moskova fotoğrafları var ki, o resimlere de Moskova hikayeleri eşlik ederdi hep. Onları da başka bir zaman anlatırım artık (boş vaatler bunlar di mi? hep söz veriyorum, sonra da unutuyorum :( Peehh )

Neyse, konumuzu dağıtmadan ben devam edeyim... Kafamdaki ve resimlerdeki Nijerya ile benim gördüğüm Nijerya'nın pek alakası yoktu.

Hoş, kafamdaki Nijerya aslında Kongo Demokratik Cumhuriyetine benzeyen, fakir ama gururlu, karmaşık ama kendine has bir güzelliği olan bir ülkeydi. Kara Afrika'da Kamerun'u, Kongo'yu (Brazzaville) ve Kenya'yı da gördükten sonra (tabii ki sadece başkentlerini!), hayalimdeki Nijerya çok benzer özelliklere sahipti...

Örneğin, Kenya dendi mi her aklımıza geldiğinde keyiflendiğimiz, Kenya Airways pilotunun muhteşem ötesi sesi ve tarzıyla yaptığı anons var:) Taklit dahi edemiyoruz, yok öyle bir tarz... Dalga geçmiyorum, nasıl cool olduğunu gerçekten de anlatamam!! Kamerun deseniz, herkesin çift dilli oluşu, çok güzel konuşmaları, güler yüzlü ve espirili olmaları ile aklımda yer etti işte.

Ben gene bu duygular ve beklentiler ile cool, sıcak ve güler yüzlü insanlarla karşılaşacağımı düşündüm.

Tabii ki de sırf bu amaç için kurulan, ve 90'lardan sonra başkent olan Abuja'nın belki de ruhunun olmasını beklemek çok da akıllıca değildi.





Gene de yiğidi öldür hakkını yeme, ruhu olmasa bile, Abuja'da Nijerya'nın zenginliğini gerçekten de hissedebiliyorsunuz: yepyeni, kocaman modern binalarla dolu başkent. Düşünün bir, Bakanlık binaları bizim Ankara'daki bakanlık binalarından bin kat daha güzel, hatta daha estetik !! Yollar deseniz: 4'er şeritli çevre yolları, yoncalar, köprüler, ŞERİTLER, kaldırımlar, peyzaj çalışmaları, parklar vs... Valla bu konuda bizden bile güzeldi desem, belki de çok abartmış olmayacağım!


Ama, ama... ruhsuz, cansız geldi bana tüm sokaklar :(((

Karşılaştığım Nijeryalılar ise hep mesafeliydi. Kongo'nun (her ikisi de) veya Kamerunun zıpır tavrı yoktu hiçbirinde :(

İki günlük Abuja ziyaretiyle tabii ki koskoca Nijerya işte bundan ibarettir diyemem. İlk izlenimlerim bunlar oldu ama. Gene de çocukluğumdan beri dinlediğim hikayelerin güzelliği kaybolmadı. Onlar başka bir dönemin, başka bir bölgenin, başka bir hayatın hikayeleri..

Tuesday, July 6, 2010

Hello Nigeria! That's my motherland!

Lagos, 1977


Yukarıdaki resimde ben neredeyim???

Soldaki Annem, sağdaki ise annemlerin Endonezyalı arkadaşlarının kızı (öyle dendi)

Peki ben neredeyim?


Annemin karnında :))))


İşte bu hafta tohumlarımın atıldığı yere, Nijerya'ya gidiyorum... Gerçekten de toprak mı çekiyor acaba?


O kadar çok hikaye var ki kulağımda :) Yoruba'ları, İgbo'ları, Hausa'ları daha gitmeden biliyorum: ) Ah, bir de doğum yerim Lagos olaydı, göbüşüm dışa dönük kesilmiş olaydı :)

(Valla şaka yapmıyorum! 7 ay annemin karnında zaten oradaymışım, e bir iki ay daha kalsaymışız da benim de doğum yerim Lagos olaymış, tam Afrikalı olurdum işte)


Heyecanlıyım anlayacağınız... Hem iş için, hem de Nijerya'ya gidiyor olduğum için...


İzlenimlerimi yazana kadar Dr.Alban'la idare edelim hep beraber: Hello Africa! ;