Wednesday, December 15, 2010

7.399,71 kilometrenin sonunda...

Eveeet, 28 Kasım 2010'da başlayan ve bugün de dahil olmak üzere toplam 18 gündür, 2 geceden fazla aynı yatakta uyuyamadım... Artık bitsin di mi? Bitsin, bitsin.. Yoksa reset atsam da kendime gelemeyeceğim :))

Nerelere mi gidildi?

Roma-Bükreş
Bükreş-Erivan
Erivan-Ankara
Ankara-İstanbul
İstanbul-Edirne-Sofya
Sofya-Cezayir
Cezayir-Roma

Fırıldak gibi ordan oraya döne döne gitmeye hala devam ediyorum sanki- yoksa o dönen benim başım mı?? Evimde, yatağımda uyumak istiyorum, koltukla bütünleşmek istiyorum birkaç gün. Dokunmayın bana !!

Neyse, bavulumun birisini boşalttım, diğer bavuldan didikleyerek botlarımı, ayakkabılarımı çıkardım... ama hala yarısından çoğu bavulda yıkanmayı bekliyor. (bu yazıya fotoğrafları eklerken diğer bavulu da boşalttım, oh be!!)

Bütün bu yorgunluk ve sersemliğe bir de yollarda aldığım kilolar var, o da ayrı bir konu  (yoksa tiroitlerim artık çalışmadığı için olabilir mi??) Haykırmak istiyorum en basitinden: ciyaaaaaak ! Şiştim yahuu.. Balon gibi hissediyorum kendimi. Her iki güne bir 41.000 feet yükseldik ve alçaldık (aklımda kalan anonsların yalancısıyım :P).

Ankara'ya gelir gelmez, aldım mandalinaları, portakalları, elmaları, ayvaları, zencefilleri, narları, kivileri... Aklımca her sabah kendime taze meyve suyu sıkıcaktım, vitamin kokteylleri hazırlayacaktım...Tabii, hı, hı...

Bir de yaşadığımız hava değişiklikleri var: Bükreş'te donduk, Erivan'da resmen güneşlendik, İstanbul'da 4 Aralık gecesi İstiklal'de T-shirt ile yürüdük, ertesi gün iliklerimize kadar donduk. Sofya'da donmaya devam ettik. Cezayir'de biraz ısındık, ikinci gün rüzgara kapılıp uçuyorduk az kalsın. Roma'ya döndük, hava açtı. İstanbul'a o karmakarışık hava şartlarında uçak nasıl indi hala şaşkınım.. Ankara yolları karla kaplıydı ama benim ayak basmamla Ankara'daki tüm karlar eridi ?!

Her zaman olduğu gibi, dönüşümde gene bir yerlerim pörtledi (bu sefer burnumda bir "sivilce" çıktı ve yüzümün sağ tarafı şişti, dişlerime, kulağıma kadar ağrı yaptı. iyi yönü de var ama: dudaklarıma silikon enjekte etsem nasıl olur, görme fırsatım oldu- yok kalsın almayım)

Sızlanmaya devam edebilirim, ama bence bu kadarı yeter :))

Ama sorarsanız değdi mi diye???? DEĞDİ, HEM DE NE DEĞDİ !!!

Assange ile aynı cevabı veriyoruz bence: Evet anneciğim, değdi valla :))))

Şimdilik bu kadar... bonus olarak tadımlık birkaç resim koyayım bari.

"Power to the people" isimli çalışma
Bükreş- Parlamento Sarayı

Erivan- Cumhuriyet Meydanı

Küçük Ağrı- Büyük Ağrı 

Sofya- St. Sofia Heykeli

Son Çağrı- Cezayir yolcusu kalmasın

Cezayir- Casbah

5 comments:

The Koca said...

Con te, partiro
Paesi che non ho mai veduto e vissuto con te
Adesso, si, li vivro

The Koca said...

Ellerine sağlık bitanem

Bu arada, kablo tutan kadın çalışması süper olmuş ;)

Asli A. said...

Con te, partiro
Su navi per mari
che io lo so,no no non esistono pui
con te io li livro

Amore mio,
senin de ellerine sağlık, ip tutan aziz sofya pek güzel olmuş ;))

Anonymous said...

Meraba iyi günler,
çok güzel gezmişsiniz maşallah nazar deymesin :)

ben Mert. Sizin blogunuzu arada denk geldikçe takip ediyordum bu son gezinizden sonra bookmark'a sizide ekledim.Lâkin aklıma bi kaç soru takıldı.Umarım rahatsız etmem sorularımla :/

Kaç dil bildiğinizi merak ettim.sonra bide işinizden nasıl vakit ayırıp böle gezebiliyorsunuz ? ben öğrenciyim mesala yoğun oluyorum haliyle dersler vesaire. Sizin bu zaman ayırma mevhumunuzu merak ettim.Umarım anlatırsanız banada yardımcı olur,sevinirim. bide natoda çalışmak nası bi duygu ?

rahatsız ettiysem sorularımla özür dilerim.iyi günler.

Asli A. said...

Mert,

Cvp yazmadığımı fark ettim,kusuruma bakma lütfen.

Geziler benim işimle alakalı değildi, eş kontenjanından gezdim :)))

Kaç dil bildiğimi sormuşsun, mesleğim konferans tercümanlığı ve çalışma dillerim Türkçe, Fransızca ve İngilizce. Ama çalışma dili olarak kullanmadığım bir iki dil daha biliyorum/dum (Almanca ve unutulmak üzere olan Rusça ve İspanyolca) :((
İtalya'da da hayatta kalacak kadar İtalyanca :P

Kendim serbest olarak çalıştığım için, işlerin çok yoğun olmadığı dönemlerde daha fazla zaman ayırabiliyorum "öğretici&kültürel gezilere". Ama yoğun dönemlerde bu mümkün olmuyor, inan bana :(

Nato ile ilgili soruna gelince, Nato'da çalışmadığım için pek bir şey söyleyemem. Ayrıca eşim de NAto'da çalışmıyor, NATO Savunma Koleji'nin Kıdemliler Kursuna katıldı. Ama ortam olarak üyesi olduğumuz bir kurumun içinde bulunmak hoş bir duyguydu.

Umarım geç de olsa, sorularına cevap verebilmişimdir :)