Tuesday, October 18, 2011

Sonbahar rüzgarı





Bakmayın sessiz kaldığıma şu sıralar, sebebi sıkıntı ve uyuzluk değil. Tam aksine fellik fellik gezmekten yazamıyorum hiçbirşey :P

Aslında sıkıntı yok desem yalan söylemiş olacağım. Fena bir Roma'dan kopma sendromu yaşıyorum, hiç sormayın... Büyük göç öncesi stresimi saçma sapan herşey için döktüğüm göz yaşlarımdan anlıyorum. Birisi bana üzücü bir şey anlatsın başlıyorum böhööööööööö salya sümük ağlamaya!!! Saçma sapan True Blood gibi bir vampir dizisinde (saçma sapanlığı vampir dizisi olduğundan değil elbet, sadece durumun saçma sapan oluşunu vurgulamak için şeeetmiştim... yoksa Eric the Viking'in hastasıyız !!) Evet, ne diyordum??? Hah, True Blood gibi bir dizide bile böhöööööö diye ağlıyabiliyorum, tamam sanırım yeterince vrugulayamadım durumumun vahametini: Doctor Who seyrederken ağladım en son dün!!!!! Durumun melodramatik etkisini açıklamaya yetiyor olması gerek, di mi???

Sinirlerim bozuk. Taşınmak istemiyorum. Yoruldum. Mesleğimden kopmak hiç istemiyorum. Belirsizlik beni korkutuyor. İtirafın en büyüğü: NYC beni ürkütüyor!!! İnsan ölçeğinde ve heryerinden güzellik akan, toprak rengiyle sımsıcak Roma'dan; megaşehir beton cenneti NYC'de, 28inci kattaki dairemize taşınmak beni ürküyüyor.

Duyanlar anlam veremiyor bu ayrılık sıkıntıma, ayaklarımın geri geri gitmesine. Ama tüm samimiyetimle Roma'da yaşamak bana çok iyi geldi. Yaşadım diyebilirsem ona da aslında.. Geçtiğimiz sene ayda 2 kere gidip geldim hep; bazen 2 ay boyunca gelemediğim oluyordu, geldiğimde de bir hafta kalıp geri gidiyordum.. Yoruldum, çok yoruldum aslında.. Belki de iyi gelecek biraz dinlenmek. Kafamı dinlemek, kendime zaman ayırmak. Ama diğer yandan, seviyordum ben bu kadar yakın olmayı Türkiye'ye... Bu gidiş gelişler yorsa bile, çalışmak kadar güzeli var mı?? (tamam, biraz abartıyor olabilirim, insanoğlu zorunlu olmasa çalışmaz belki; ama, sevdiği bir işi yapıyor olmak tatlı bir yorgunluk oluyor valla (bir zamanlar umutsuz ev kadını olmuş birinin itirafları :P))

Ama ama... daha Venedik'e gidecektik.. Milano'da podyumda yürür gibi sokakta yürümeyi öğrenicektim hani? Napoli'de Sofia Loren'leşecektim daha ben... Prada'yı, Fendi'yi talan edecektik bir de hani ?? Ne oldu?? Süremiz mi doldu? Hay aksi...

Zaten İtalya'da son bir haftadır inanılmaz bir sert rüzgar esiyor. Sanarsın beni buralardan koparıp uzaklara savurmak istiyor. "Hadi kızım, hadiiii... senden sonrakilere de fırsat ver biraz... hadi naş naş" dercesine dengemi bozuyor yürüken Roma sokaklarında (Toskana'da başlamıştı zaten namussuz!)

Neyse, gene de gitmeden bol bol gezdim diyebilirim. Son bir kez Floransa ve Siena'ya gittim. Bu sefer Uffizi Müzesinde Boticelli ve dönemin diğer ustalarına saygılarımı sunup da geldim.

Valmontone Outlet'ine gittim, oh be! Yok, boşuna merak etmeyin ekstra görülecek, alınacak hiiiç bişicikler yok. Ben ettim, siz etmeyin.

İmparator Adrian'ın yazlık villasina (!?) gittik. Yukarıdaki gün batımı da orada çekildi zaten.

Süper bir Sardunya Adası Balıkçısı keşfettim (peki, tamam keşfettirildi işte).. Ama zaten genel tema yeme&içme üzerine kurulu bir hayat olduğu için bizimkisi, sanırım geçtiğimiz haftalarda bol bol yiyip içtiğimi söylesem çok şaşırmazsınız zaten (Allahtan evde tartı yok!)

Vatikan Müzesine 4üncü kez gitmeme rağmen, nasıl olduysa bu sefer bütün bir günümü geçirdim!! (ama görmediğim kadar da kalabalıktı içerisi, veeeeee bu kalabalık yüzünden Sistine Şapelinin içinde kimsenin resim çekmesine birşey demediler!! Serbest Foto Günü, yihuuuuuu !!!!)))




Ah, aaah....

Sonbahar renkleri İtalya'ya çok yakışıyor. Roma ayrı bir güzelleşti, Toskana ise olağanüstü bir güzellikteydi.


Şu rüzgar beni götürdü götürdü.. yoksa kök salıcam bu memlekte....


*****

EDIT : Valla dayanamadım 24000 Baci'yi de koydum. Kulağımızın pası gitsin azıcık :))




4 comments:

GiP said...

Ne guzel yazmissin Asli.. Aglayasim geldi. meslegini orada da yaparsin, ay zaten ne meslegi ya, bosver. Hayat bu, yani tamam bence de Roma'da hayat daha guzeldir ama NYC'ye de kok salmayacaksiniz ya, herkese nasip olmaz firsat bu. 28. kat da gozumden kacmadi, tey tey tey

Asli A. said...

GIP'cim, sen anlamisin icimde kopan firtinalari....

Ama daha gecmedi, hala salya sumuk durumdayim; sabah sabah "how to train your dragon"da gozlerim doldu doldu tasti gene (bak T&O'ya seyretmedilerse seyrettirebilirsin, cok tatli bir animasyon!)

PS: sana nasil hitab etmemi istedigini soyle bir de bana.. sasiriyorum valla :P

PS2:burada yapamadigimiz bulusmayi NYC'de yapariz insallah.. Kok salmadigimizi biliyorsun, o yuzden elini cabuk tut :D

GiP said...

Ahhh Asli, NYC'yi gormeyi ne kadar isterim, bir de icinde sen olunca... Yemem, yanina yatar severim..

Asli A. said...

Bir taşla iki kuş işte; cik cik ;-))
Sen iyi planlama yaparsın, bak önümüzde 3 sene ya var, ya yok ona göre ayarla kendini :)) (bir de bence herkesi sat gel :P Yok, yok, insan nevyorku aşkitosuyla gezmeli, o zaman sen oğlanları uyut, sevdüceğünle kaç gel :))