Thursday, October 22, 2009
No panic, herşey kontrol altında (?)
Wednesday, September 30, 2009
Hergele Meydanı

Tek kelimeyle: Züpppppppper !!!
Hergele Meydanı hakkında yazacaklarım var ama şu an resmen ayaklarıma kara sular inmiş durumda !! Siteler, Hergele Meydanı, Bauhaus, Koçtaş, beyaz eşya, zart mobilya, zurt mutfakçı derken öldüm bittim !!
Şimdilik yukarıdaki otopark tabelasıyla idare edeceğiz...
Söz, dönüşüm muhteşem olacak ;)
Tuesday, September 8, 2009
3 Boyutlu hoplama

Eveeet...
Gıcık bir filme gitmek istiyorsanız eğer nacizane tavsiyem:
Final Destination 4 - 3D
3boyutlu filmler gene çok popülerleşmiş galiba... son Harry Potter'ın bir kısmı 3D çekilmişti (laf aramızda en light Harry Potter filmiydi bana göre), BuzDevri3 3boyutlu bir animasyon filmi olarak çıktı ekranlara şimdi ise Final Destination'un sonuncusu kompile 3 boyutlu çekilmişşş...
Aslında severim final destination filmlerini. İyi hoplatır adamı koltuğundan. Sonrada psikopata bağlayıp bütün "görünmez" kaza ihtimallerini birden gözünün ucuyla tarıyorken bulursun kendini :)) Ama bu 3D versiyonu beni benden aldı: çok başarılı bir 3 boyutlu film olmuş. Belki çooook uzun zamandır gerilim filmi seyretmediğim için tadı damağımda kaldı bu film.
Bilemedim valla ama ben bu filmde çok gerildim, iyi tiksindim ve bol hopladım.
Hassas bünyeleri de uyaralım: kopan vücüt parçaları, dağılan organlar çok gerçekçiydi!
Uzun lafın kısası, bu tarzı seviyorsanız 3 boyutlu Final Destination 4'e bayılırsınız bence :)
Ankara'da yaşayanlar için:
bu flmi Cepa'da seyrettik biz ve 3boyutlu gözlükleri gayet kaliteliydi. Tavsiye edilir :)
Friday, September 4, 2009
Aklımın ucundakiler...

Hava alanında bulduğumuz Gabriel Garcia Marquez'in 2 kitabını da bir çırpıda bitiriverdim (tamam tamam, kısaydılar itiraf ediyorum) ve bir kere daha benim büyük Marquez'e neden bu kadar hayran olduğumu anladım: Beni alıp çooooook uzaklara götürmesine bayılıyorum.

Hani bazı kitaplar vardır, resmen içine gömülerek okursunuz. Hatta o kadar çok kaptırırsınız ki kendinizi işi gücü bırakıp sadece kitaba verirsiniz kendinizi. Bir de sonlarına doğru, garip bir hüzün sarar insanı... Bitmesini istemezsiniz bir türlü ve o yüzden ağırdan almaya çalışırsınız ama nafile, merak işte... bir solukta bitmiştir.
Marquez'in gerçekçi ama bir o kadarda sihirli dünyasında kaybolmak benim için paha biçilmez bir zevk. Ne vizon kürklere ne de pırlanta taşlara değişmem valla :P
Hatırlarmısınız bilmem ama kısa bir zaman önce hepimizin e-postalarında dolaşan bir powerpoint sunum vardı. Size de bir yerlerden ulaşmış olması muhtemeldir. Bu powerpoint'ta yazan metin denilene göre Marquez'in yazdığı son mektubuymuş. Aslında çok güzel bir mektuptu. Ancaaaaak, Wiki'de mi okudum hatırlamıyorum ama Marquez'in bu konuda bir açıklaması vardı: "Okurlarımın benim bu kadar klişe bir mektup yazabileceğimi düşünmeleri beni çok üzdü" :))

İspanyolca şakımakla yetinmem, bir de yanında Marquez'in şaheserlerini İspanyolca okuyor olurum :) Ah! ah! Wishful thinking tam da buna denir işte!
Şunu da belirtmeden edemeyeceğim, Türkçe tercümeleri de çok başarılı, tebrikler!
Dünya Marquez'siz çok tatsız olurmuş...
- Yüz yıllık yanlızlık
- 12 gezici öykü
- Aşk ve diğer cinler
Wednesday, September 2, 2009
Yapım Aşamasında
Bir sonraki mekan değişikliğine geçmeden önce, beni sonbahar/kış sezonunda mutlu edecek bir yeni blog tasarımı arıyorum şu sıralar.
Azıcık sabırlı olalım: Sonbahar/Kış Sezonu için yapım aşamasındayız ;)
EKLEME:
Şu son günler bol bol gezdiğim birkaç sitenin adresini paylaşmazsam olmaz dimi?
- btemplates.com
- bloggerbuster.com
- mashable.com
- pyzam.com
- finalsense.com
Tuesday, August 11, 2009
2009 Rekoltesi
Aslında çok daha güzel resimlerimiz de var ama yukardaki şaşkınlığımızı en iyi gözler önüne serendir!!
Bu resim çekilirken yaşadığım duygu karmaşasını anlatmaya zaten çalışmayacağım bile.
Master'da geçirdiğim bu 10 ayı bir yandan unutmak istiyorum, diğer yandan beni derinden değiştirdiğini bildiğim için böyle bir şeyin mümkün olmayacağını da çok iyi biliyorum.
Hani günlüklere yazılan "kah güldük, kah ağladık" sözü vardır ya, işte cuk diye oturuyor bu yaşanan 10 aya!
Sınıf arkadaşlarım konusunda nasıl şanslı olduğumu anlatamam..
Hocalar konusunda nasıl ayrıcalıklı olduğumuzu ise ne kadar söylesem azdır...
Aklımda neler var neler!! Ama hiç birini ifade edecek kuvveti şu anda kendimde bulamıyorum.
2 senelik yorgunluğu üstümden atmam gerekiyor (evet 2 sene dedim!) Peki bir haftalık tatil bu yorunluğu atmama yetecek mi??? hiiiiiiiiiiç ihtimal vermiyorum ama olsun, tatil tatildir.
Fişi çekmek istiyorum artık, çekemiyorum ama :( Nein !
Bir dakika dursa şu dünya....
Hiçbir şey, hiçkimse kıpırdamasa... Herşey havada boşlukta asılı kalsa bir süre...
Sessizlik...
Telaşe yok, stres yok :)
Wednesday, July 1, 2009
Fransa'da Türkiye Mevsimi - La saison de la Turquie en France

Je ne sais pas du tout si j’ai des visiteurs francophones, mais je crois que ça me plairait bien de savoir qu'on visite mon blog malgré la barrière linguistique (faites moi signe si vous êtes la ;))
Eh bien, si c’est le cas et si vous habitez en France, je vous conseille de vous informer sur La saison de la Turquie en France (cliquez sur le lien ;))
“Du 1er juillet 2009 au 31 mars 2010, la Turquie sera l’invitée de la France avec la Saison de la Turquie en France. Plus de 400 événements culturels, économiques et intellectuels permettront de découvrir l’effervescence, la jeunesse et la modernité de ce pays, trop méconnu en France.
(…)
De nombreux événements seront organisés dans les grandes villes comme Paris, Lille, Marseille, Lyon, Strasbourg et Bordeaux mais également sur l’ensemble du territoire français. Des expositions patrimoniales, d’art contemporain, d’architecture et de photographie ; des spectacles de théâtre, de danse et d’arts de la rue ; des concerts de musique classique et contemporaine ; des événements célébrant le cinéma, des débats d’idées, des projets de coopération éducative et de nombreuses manifestations littéraires auront lieu durant toute la Saison.” (source)

Et qui pourrait dire non à un bon café turc??? :P
Profitez-en ;)