Bundan iki ay önce, henüz "çiçeği burnunda NewYork'ta bir yabancı"yı canlandırırken, Union Square'da Banu'yla buluştuk...
Black Friday'da (yani Şükran Günü sonrası İndirim Günü çılgınlığı) Max Brenner'in kapısından boynu bükük döndüğünden (kapıdaki sıradan), aklıda kalmış ve hadi buraya gidelim dedi..
Ok, Keltoş meltoş pek bir sempatik geldi kulağıma mekan :)
Hiç sıra beklemeden hemencecik güzel bir masaya yerleştirdiler bizi. Ben açlıktan öldüğüm için gözüm dönmüş bir şekilde menüyü baştan sona, sondan başa tekrar tekrar okumaya koyuldum. New York'a geleli "Pis Yemekler" beni daha fazla çekmeye başladığ için gene hamburger sütünuna takılı kaldım :) İşte o hamburgerler arasında bir tanesi çok fena gözüme çarptı: Kobe köfteli Max Brenner Burgeri!!! Bir de içine taze avokado eklettik mi benden mutlusu olamaz diye kendi kendime konuşmaya başladım.
Hakikaten az pişmiş, içine bir de avokado konmuş Kobe etli burgerim masaya geldiğinda aramızda gözle görülür bir etkileşim oldu :)) O bana baktı, ben ona baktım ve saniyeler içinde birbirimize kavuştuk!
O nasıl bir lezzet, o nasıl bir et! O nasıl bir hamburger (kızarmış soğanı ve ıvır zıvırı çıkardım elbette) !!!! Tanrım, uçuyorum mutluluktan!!
Yazık, Banu arkadaşım eminim bir daha görmek istemeyeceği bir yüzümle tanıştı o gün: yemek yerken domuzcuklaşan Aslı!!! Ellerimle yedim, parmaklarımı yaladım, peçetemi kullanılmaz bir hale soktum!!! Ama benden de mutlusu yoktu, inan :-D
Tabii, bu duyguları, bu mutluluğu bu kadar yoğun yaşamamın sebebi acaba çok mu aç olmamdı? Yoksa normal bir günümde "eh işte" mi derdim bu hamburgere?
Gerçekten de bilemiyorum ama yaşadığım nadir hamburger mutluluklarından biriydi ve o gün bugündür İlker'i oraya götürmek için çok çabaladım ama her seferinde kapıda en az 1,5 saat bekleme süresiyle karşılaştığımız için pes edip, başka bir mekana gittik.
Ama azimliyim, elbet bir gün ona da bu Burger Mutluluğunu yaşatacağım :-D
Kendisi aslında meşhur bir çikolatacıymış !!!! Haydaaa nerden çıktı bu demeyin, sıcak kumlardan serin sulara atlamak gibi birşey bu!! İşte benim şansıma bir de süper hamburger yapıyorlar :-D
Evet, ne diyordum.. Meğersem Max Brenner İsrael'de bilinen bir çikolata zinciriymiş. Olsun dedim, siz bir de gelin Kobe etli hamburgerini yiyin!!! Dedim demesine ama her gittiğimizde olduğu gibi, gene içerisi tıklım tıklım, ve gene bekleme süresi 1 saati aşıyordu :-(( Neyse, gene kısmet değilmiş dedik..
Ve gel zaman git zaman, ben hala kendimden başka kimseye Kobe etli Max Brenner hamburgerini yediremedim :(
Çikolata kısmına çok fazla övgüde bulunmadım farkındaysanız, eee, ne de olsa Brüksel Lahanası çikolatanın diğer ana vatanından, Belçika'dan geliyor :P Ama gene de içerideki butiği çok cezbedicyidi diyebilirim. Damardan çikolata şırıngaları da çok sempatik bence! Eminim çikolataları da iyidir. Ben tadına bakmadım, bakanınız varsa bildirsin :)
(o küçük parmağa sizden önce ben yorum yapayım: O nedir, o??? :-P- ya şimdi ben o kupanın üzerindeki çocuk resmini şeetirmek için serçe parmaklarımı öyle havaya kaldırmıştım... kem küm :-D)
Neyse, çikolata değil ama geldiğimden beri kupa kupa içtiğim siyah kahvemi yudumlayarak elimdeki işe geri dönme zamanı geldi.. Pfff.. iş olmaz ağlarsın, iş gelir püflersin. Bir de hava o kadar güzel ki, soğuk ama pırıl pırıl bir güneş var dışarıda.. Şimdi sokaklarda dolaşmak vardı... Offff offff !!
Peace Out! (yerel dille aşina olma durumları :P)
No comments:
Post a Comment