Sunday, April 8, 2012

Kindle'in dayanilmaz hafifligi (ve New York'la barismamiz)


Ankara'dan ayrilmadan once, henuz okuyamadigim kitaplari tek tek elime alip, okyanus asiri goturmeye deger mi degmez mi diye uzun uzun dusunmustum. Kutuphanemizi, kitaplarimi ne kadar cok seversem seveyim aklima dusmustu bir kere e-kitap olayi.

Kabul etmeliyiz ki, bizler gocebeyiz. Hafif seyahat etmeyi ogrenmezsek, evimizi gereksiz esyalarla doldurmaya devam edersek, esyalarin kolesi haline donusmemiz an meselesi olacak (dekoratif esya, ve kiyafet, VE ayakkabi, ve, ve, ve!!!!). Her ne kadar kitaplari bu kategoriye sokmak dogru olmasa da, ortada bir gercek var: zaten gidilen her yerden kitap aliniyor, goturulenlere yenileri ekleniyor, bir oradan bir buraya tasiniyor, koyacak yer kalmayinca da hepsi geldikleri kutularda kaliyor :(( (En guzel ornek babamin 4 senedir acip yerlestiremedigi 20kutu kitabi!! Okumak istediklerini kutudan cikariyor, okuyor, sonra Piza kulesi tarzi her an yerle bir olacak kuleler halinde ust uste diziyor!) Bu bize iyi bir ders olmaliydi. Sabit bir evimiz olmadikca, genislemeye musait bir kutuphanemiz olmadikca, alinan her yeni kitap ust uste dizilmeye ve unutulup toz tutmaya mahkum olacak... 

İste sagduyu mu dersiniz, aklimizin basina gelmesi mi bilemem ama bu bilinclenmenin ve teknolojinin mukemmel is birligi sayesinde okuma sevgimizi (tutmayin beni okuyacagim!!) bir sonraki asamaya tasiyabildik, ve ailecek Kindle'lendik  :)))

Bizim aldigimiz donem Kindle Touch yeni cikmis sayilirdi ve dokunmali ekranlara bu kadar alistiktan sonra klavye ve tuslara geri donmek cok cazip olmadigi icin, bizim icin bicilmis kaftandi :) Rakipleri arasinda neden Kindle'i sectik diye soracak olursaniz, sanirim Amazon guvencesi diyebilirim.  

Kindle ve diger e-kitaplarin en buyuk ozelligi e-murekkep kullaniyor olmalari. Bunun sayesinde, tabletlerin aksine, arkadan gozu yoran bir isik olmadigi gibi, ekranlari kitapseverlere gercek kitap sayfasinin goruntusunu aratmiyor. Bir baska guzelligi, İngilizce sozlugunun standart olarak yuklenmis olmasiyla, bilmediginiz bir kelimenin uzerine tikladiginiz anda anlamina ulasabiliyor olmaniz :) 

Dedigim gibi, bizler gocebeyiz ve surekli hareket halindeyiz. Bu yuzden dunyanin herhangi bir yerinden bir (iki, uc, dort, bes…) kitap alabilmek ve kitaplari kindle'iniza indirebilmek, ve bunun icin internet baglantisi odememek gene bizler icin ayri bir arti oldu. Eger, sabit bir hayatimiz olsaydi, 3G'lisini almaz, sadece wifi secenegi olani alacagimizi da rahatlikla soyleyebilirim. 

E-kitaplar genellikle basilmis versiyonlarindan daha ucuz oluyor bir de, ama daha da guzeli dunya klasiklerini kindle'iniza bedava indirebiliyor olmaniz.

Kindle'i ilk elime aldigimda heyecandan ne okuyacagima, ne indirecegime bir turlu karar verememistim… Ben de Great Gatsby'den sonra hastasi oldugum F. Scott Fitzgerald'in diger eserlerini indirmeye karar verdim... Hepsi bedavaydi ne de olsa ;)) Gene benim gibi kararsiz ve heyecanli okuyucular icin, her kitaptan birkac sayfa ornek yuklenebilmesi cok ise yarayan bir baska ozellik diyebilirim. Boylece kitabi almadan, birkac safyasini cevirip sizi sarip sarmayacagini karar verebiliyorsunuz :)

Son olarak, Amazon Kindle hesabiniza akilli telefonunuzu, tabletinizi ve evdeki diger kindle'lari da ekleyebiliyorsunuz (ortak hesap yaptiysaniz tabii :P). Bu sekilde her yuklenen kitaba diger aygitlardan da erisiminiz oluyor. Dahası, baska kindle'lardan kitap odunc alabiliyor ve odunc verebiliyor olmamiz :) 

Malesef e-kitap olarak Turkce eserlerin sayisi yok denecek kadar az ! Bu da benim icin tek kelimeyle su anlama geliyor: hamallik!!! Neyse…

--- Perde ---

İkinci konumuza gececek olursak: Cirkin ordek yavrusundan neredeyse guzel bir kuguya donusecek olan New York, New York ;))

Edward Rutherfurd'un New York'u anlattigi kitabini buraya ayak bastigim hafta duymustum. Bir arkadasimiz hararetle tavsiye etmisti, ama sanirim o donem pek kitap doneminde degildim (e sifirdan ev kurmak, yeni bir sehre alismak falan derken aklinizdaki son seylerden biri kitap keyfi oluyor, hele ki oturacak koltugunuz bile yoksa, hic mi hic yanasmiyorsunuz o konuya) 

Bir de bazen oyle bir donemden gecersiniz ya, hangi kitabi alirsaniz alin, gene de onu basucunuzda beklemeye mahkum edersiniz. Hele bir de kitabin 800kusur sayfa oldugunu dusunecek olursak, gozunuz de korkar... ve elinizi bile surmeden yanindan, caktirmadan, ama kacar adimlarla uzaklasirsiniz (hatta gozlerinizi de kacirirsiniz... sanki gozunuzden utandiginizi anlayacakmis gibi -kitapan bahsediyorum hala evet :P) 

İste bu yuzden Edward Rutherfurd'un New York'un hikayesini anlatan romanini okumama daha vardi...

Sonra bir aksam, ev isleri neredeyse bitmis (hala duvarlar ciplak ve gozume cok batiyor ama neyse..) ve artik ayaginizi uzatip uzerinize battaniyenizi cekebileceginiz bir koltugunuz da olmus, tek eksigim soyle guzel mi guzel bir roman diye dusunecek kivama gelirsiniz :)

İste oyle bir aksam, indirmis oldugunuz ornegin ilk pragrafini bile bitirmeden "ben bu kitabi bir solukta okurum arkadas" dedirten cinsten bir kitap bulursunuz!!

Hakikaten, indirmemle birlikte ilk 100 sayfasini okumam bir oldu.

Birden, onumuzdeki 3 seneyi gecirecegim sehrin benden saklanan hikayesini kesfetmis gibi hissettim. Okudugum her sayfayla, gizli kalmis bir guzelligini kesfeder gibi oldum. Dunyanin geri kalaninin aklini basindan alan bu sehir, nedense benim icin ilk baslarda pek bir heyecan vesilesi olamamisti (İtalyan sevgilim, ROMA, buna izin vermiyordu bir turlu!!-cok kiskanctir da kendisi :P) Ama Rutherfurd'un kaleminden gercek olaylarin etrafinda New York'un, New York'lunun nasil sekil aldigini okumak yavas yavas eski sevgilimi gecmiste birakmaya zorluyordu adeta beni.. Zincirlerimden kurtuluyor, dolastigim caddelere farkli bir gozle bakmaya baslayabilmistim sonunda…

Yeni bir heyecanla, merakla ve hevesle kendimi New York Sehir Muzesinde daha fazla bilgi pesinde kosarken buldum!

Topu topu 400 senelik bir tarihi olan bu sehre, Rutherfurd'un romani sayesinde kanim isiniyordu sanki !

860 sayfalik bu romani normal olarak yanima alip tasimayacagimi da ozellikle belirttikten sonra, Kindle olmasaydi, bu tasima olayi bana zulum olacagindan almaktan bile vazgecebilirdim sanki... Su an ise, aman kaptirip okurum, sakin simdi bitmesin diye de kindle'imi nadasa yatirmis durumdayim (onumuzdeki hafta Turkiye'ye gidiyorum da, malum yolum uzun :P).

Uzadikca uzayan bu blog yazısını su sekilde noktalamak istiyorum:


Ey edebiyat tanrilari! 
Bu romani kucagima, pardon, kindle'ima dusurdugunuz icin tesekkuru borc bilirim !

Ey teknoloji dehalari! 
Sayenizde 3500 kitabi 7,5 ounce'a, pardon, 213,5 grama sigdirdiginiz icin minnetarim size !



--- Lahana notu ---

Bahar'in gelmesiyle birlikte, Pazar Pazar calismak zorunda olan beyum aldi esyalarini central parka tasindi :) O isini yaparken, ben de blogumu yazdim :)) Yesilligin icinde cik cik oten kuslar, kovalamaca oynayan sincaplar, piknik yapan sevgililer arasinda guzel bir calisma oldu :)) Hmm, bak central park'in hikayesini de yazabilirim yakinda (hele bir once ir kitapta o bolume geleyim :P)



2 comments:

Nur said...

Aslı,
Bir süredir şöyle bir solukta okumak isteyeceğim ama okumaya kıyamayıp yavaş yavaş okumaya çalışacağım bir roman peşindeyim. Edward Rutherfurd-New York tam da aradığım tadı verebilecek gibi geldi bana, hafta sonu bir D&R ziyareti ve umarım Türkiye'ye gelmiştir duası şart oldu o zaman:)

Asli A. said...

Şiddetle tavsiye ediyorum!! Çok hoş bir roman, pişman olmazsın bence :)))