Thursday, June 28, 2007

Bruksel'de yeni kesifler


Tatile cikmamiza ramak kala her zamanki telasa yeniden kapildik.. kime ne alacagiz? Buradan neler hediye gider? Diger seferlerde cukulata aldik bol bol.. hemde Bruj'de yasamanin verdigi ayricalikla Van Oost cukulatalarinindan goturduk.. Her ne kadar Burj'de kose basi cukulataci olsa da.. hemde ev yapimi, dukkanin arka tarafindaki atolyede yapilan hani.. denemelerimiz sonucunda iki tane cukulataciya gonul bagladik.. biri yukarida adi gecen Van Oost, digeri de Dumon cukulatalari (Bruj, Eiermarkt meydaninda) .. Ikincisi belki de ilk gidisimizde bize cok sicak davrandigi icindir ki daha sikca gitmeye basladik.. ee tabii bir de tadimlik cukulata sunmasindanda etkilenmedik degil hani.. Cok ama cok nadirdir ki alacaginiz bir urunun tadina onceden bakabilmeniz.. Dumon bizi valla ikram ettigi cukulatalariyla hatta bazen elimize verdigi yolluk cukulatalarla tavlamadi degil :) ama cukulatasi da cok guzel tabii ki -ben ozellikle deniz urunleri seklindekileri cok begendim.

E artik Bruj'de yasamadigimiza gore ve zamaninda bol bol bruj'den cukulata goturdugumuz icin, yeni seyler kesfetmemiz gerekiyordu hediyelik olarak...

Ankara'ya son gidisimde, ilker'le havaalaninda bir kahve icerken, burada otomatik olarak her kahveyle verilen cukulata veya biskuvilerden bu sefer biskuvi denk geldi bana.. ama ne biskuvi :) benim varligini nedense uzun bir suredir unuttugum meshur belcika speculoos biskuvisi .. Kahvemin yaninda taptaze speküloz biskuvisinin agzimda birkatigi tat muhtesemdi, resmen mest oldum.. ve neden daha once bu biskuviyi hediye olarak goturmeyi akil edemedigimi dusundum... ben dusune durayim, allahtan duty free'de cok guzel kalitede speculoos buldum ve hemen kaptim bir iki kutu :) Allah'tan aile mensuplari da bizim gibi damak zevkine sahip ki, herkes bayildi biskuviye ;)

E simdi havaalanindan aldigim speculos markasindan ben Bruksel'de maalesef bulamadim.. ve neden bulamadigimi da henuz anlayabilmis degilim.. benim almis oldugum ve en cok begendigim, incecik olanlari sorduk sorusturduk.. (bazen kalin kalin oluyor biskuviler ve gercektende ayni zevkle de yenmiyorlar) Tabii bu arada yanlis sorusturdugumuzu da dun aksam anladim.. bizim cok sevdigimiz incecik kagit gibi olan biskuvilerin Neuhaus'ta satildigini ogrendik.. simdi bunu aklinizin bir kenarinda tutun.. bu konuya geri donecegim :)

Gidecek hediyelerden birine karar vermis olduk bile :) oh ne guzel.. ama oyle elde bir paket biskuviyle de gidilir mi ki acaba diye kendi kendimize de dusunduk durduk.. sanki cok bi az gibi geldi.. iste 'gurbetci' oldugumuzu her seferinde turkiye'ye gidip gelislerimizde anliyorum ben.. giderken 80'lerin "Alamanya'dan halamlar barbie bebek, cukulata getirdiler" klise cumlesini biz de " Belcika'dan cocuklarimiz, kardeslerimiz geldi" versiyonunu yasatmaktayiz gunumuzde :) ha donuslerde alip da getirdiklermize hic deginmiyorum.. utaniyorum bazen... ama bana ne.. gene yapicam, gene yapicam iste :D -Turkum ve gururluyum :)

Neyse, ne alalim ne edelim dusunceleri birden cok bahsi gecen ama bizim bir turlu kesfedemedigimiz Univers du Thé magzasini aklimiza getirdi. Ikimizin ailesi de guzel caya pek meraklidirlar.. buna tabii son zamanlarin gozde icecegi yesil cay ve variyantlari da dahil olmak uzere.. (anneler babalar ama sadece -kardeslerimiz daha cok kahveci de) Gecen aksam, arkadaslar'da ilker Univers du The'de alinmis cok guzel degisik bir cay icmisti ve bizdeki ampulu yakan da bu guzel deneyim oldu.. oh be, tamamdir.. bulduk iste hediyemizi :)


Magzanin sahibi Arianne hanimin cok guzel turkce konsutugunu da biliyoruz bu arada..

Ben dun yagmur ruzgar demeden dustum yollara- evet hatirlayalim, Turkiye cehennem sicaklariyla kavrulurken Belcika'ya kis geri geldi resmen (donuyorummmm).

Univers du Thé, Bruksel'in cok hos bir mekani olan Sablon meydaninda.. ( rue Bodenbroek 14, Sablon- Bruxelles)

Dukkana girdim ve buyulendim resmen.. disarinin kasvetli havasi birden yok oldu, zaman ve mekan kavrami kayboldu adeta etrafimda.. Kendim de amator bir cay sevdalisi olarak hangi bir cayi koklayacagimi sasirdim.. neye bakacagimi, ne istedigimi, ne alacagimi sasiriverdim.. heycanladim yahu :)

Iceride bana yardimci olan beyle uzuun uzuuun konustuk ettik, bana bir suru cay koklatti.. hepsini tek tek anlatti.. kafam daha da cok karisti.. bilumum siyah cay, yesil cay ve kirmizi cay cesitleri... ben nasil karar verebilcem ki simdi.. hepsini istiyorum, hepsini ! diye gozum donmus sekilde haykiracaktim neredeyse :D

Bir ara, nereli oldugumu sordu.. turkum dedigim anda yabancilara has aksanla ama cok guzel bir turkceyle konusmaya basladi Daniel benimle... Bende gozler acilmis... Saskin saskin anlamaya calisiyordum : Nassi yani? Turkce mi?

Daniel, Arianne'in ortagiymis.. ama ama kafam karisti.. bu guzel turkce de nerden?? Uzuuun uzun, keyifli keyifli konustuk.. Daniel , turkceyi belcika'da ogrenmis, okumaya sonra istanbul'a gitmis ve orada iki sene kalmis.. anladigim kadariyla, kalmak da istemis ama kismet olmamis bir turlu :( (valla kismet gibi kelimelere de cok guzel hakim :) bravo valla)

Turkce, Turkiye.. kim nicin burada orada derken.. benim telefonum caldi... Yesim :) Evet, biz "belcika blogcular dernegi" kurmus misali bulustuk, tanistik, birbirimizi pek bir sevdik ve sik sik da gorusmeye basladik.. pek bir guzel oldu valla :) keyfim yerinde benim bu aralar :))) Neyse, Yesim'e " ben Sablon'da super bir cay dukkani kesfettim" dememle beraber "aa biz orayi biliyoruz" demesi bir oldu :) Yesim de burayi biliyormus, hatta onlarda Arianne'la tanismislar, konusmuslar..

Tamam olabilir, biz herseyi geriden takip ediyoruz, napiim.. Lost dizisini de yeni kesfettik zaten :D, yakinda da dunyanin yuvarlak oldugunu ogrenicez, az sabir ehe ehe :P

Neyse, ben uc tane farkli cay aldim.. Birisi English Cottage cayi, mis gibi kokuyordu :) Ikincisi, kayinvalidemlere Japon yesil cayi.. Kendimize de bizim 'sakiz' kokulu dedigimiz Temple Celeste cayi aldik.. bir yesil cay, passion fruit, seftali karisimi.. sabahtan beri iki barak ictim.. cok guzel coooooooooook :) genelde herseye seker atan ben bu sefer hic gerek duymadim :))

Daniel bir de bize, daha dogrusu esime tadmasi icin naneli yesil cay verdi deneme boyutunda.. o da cok guzel kokuyor.. soylememis olsaydim simdiye kadar ben coktan denemistim o cayi :) Ama bir kere soylemis bulundum ilker'e.. aksama sorar hanimis naneli yesil cayim diye :D..


Bu guzel kesiften sonra, Speculoos icin bir de Daniel'e danistim ve bana Dandoy biskuvitcisini tavsiye etti. Grand Place'in hemen arkasindaymis..

Ece ve Yesim de o civarda olduklari icin, ben dukkanlar kapanmadan once kostur kostur Dandoy'e gittim..
Iste gene benim/bizim yeni kesfettigimiz bir yer.. megersem cok meshurmus..

Simdi yukarida hani dedim ya bunu aklinizin bir kenarinda tutun dedigim mevzuya gelicem.. Belcika'da bir de gene cay kahveyle restoranlarda, cafe'lerde verilen coook guzel incecik bademli biskuvitler var.. ben speculoos dedigim zaman ilker benim o bademli biskuvitlerden bahsettigimi anlamis.. Neyse, onlardan ayrica alicam artik..

Dandoy'de cesit cesit biskuvi mevcut tabii.. ilkerin bahsettigi bademli biskuvilerden de var tabii ki ama ben ondan cok az aldim.. onu neuhaus'tan alip denicem..


Sabah uyanir uyanmaz, ilker biskuviiiiii diye sayiklamaya basladi bugun :) ve hemen bir paketini acti.. E o acinca ben de yedim bir tane :) Tad olarak cok guzel ama benim Duty Free'de aldiklarim cok daha ince ve citir citirlardi.. o kadar ki 3'te 1'i kirilmisti aldiklarimin.. ama ne yalan soyliim, oburlerini daha cok sevmistim ben.. Ama olsun, Dandoy'da tipik bir Belcika dukkani, 1829'dan beri biskuvitciymis mesela.. yani Dandoy biskuvilerini belki elestirmek bana dusmez.. ben sadece kendi damak zevkime gore bir kiyas yaptim iste :P Kiyasim simdilik sadece speculooslar icin gecerli.. bademlileri denemedim..

Ama soyle bir gercek var, neuhaus'tan alincak bir biskuvi veya cukulata da bana cok ruhsuz geliyor, geleneksel dukkanlar daha bir hosuma gidiyor.. Dandoy'a girince de zaten bu havasi beni cezbetti.. tarih filmlerinden firlamis gibiydi :) etajerler, vitrin, duvardaki biskuvi kaliplari.. icerideki koku.. cok hostu gercekten de :))

Alisverisimi yaptiktan sonra, dogru Rue Neuve'e, Yesim ve Ece'yle bulusmaya gittim.. saka maka aldigim biskuviler de baya agirdi hani :)

Belcika'da yaz indirimi temmuz ayiyla beraber basliyacak ve ben de dahil olmak uzere herkes bekliyor ama ne hikmetse gecen sene de bu sene de her yaz indirimi doneminde biz nedense yaz tatili icin turkiye'de oluyoruz >:( Bu iste bir is var, birileri benim alisveris etmemi sabote ediyor sanki :P


Bruksel'in sanirim en uzun alisveris caddesi olan Rue Neuve'e mahsus olarak, (baska yerde gormedim cunku) 26-29 haziran arasi "Braderie" yapilmis.. ve butun caddedeki dukkanlar katilmis, herkes indirimli mallarini sokaga cikarmis, tam bir curcunaydi valla :) Braderie icin kafami kurcaladim epey, indirim desen degil, bir pazari desen degil.. bulamadim acikcasi tam anlamini :( bulan varsa cuk diye oturan bir turkce karsilik cok memnun olurum :)
Iste rue neuve'deki bu indirim oncesi indirim de, insanlari yagmur camur demeden sokaklara dokmustu... hmm?? belki de yagmur camur kismi birtek beni engelliyor, herkes eldeki kosullarla yasamayi coktan kabullenmistir iste??
Biz de blogcu tayfa olarak kendimizi o sokaga dokulen grubun icinde bulduk.. saat alti gibi bir kahve icelim ayol diyerek, exki'ye attik kendimizi.. yagmur durmustu, artik ic mekanlarda sigara icilmedigi icin de disari oturalim dedik. ama ne gorelim, saat alti ve disaridaki sandalyeler toplanmaya baslamis bile.. kasada kahvemi oderken, kahvemizi disarda icme ihtimalimiz olabilcek mi acaba diye sorma ihtiyaci duydum.. cocukcagiz da aa evet, bir iki masa var disarda dedi.. gene merakli oldugum icin soramadan edemedim: kacta kapatiyorsunuz? yedide dedi... benim gene aklim karisti bu ise.. yahu bir saat onceden disaridaki sandalyeleri neden kaldirirsin??? anlamak icin caba gostermicem bundan sonra, ben yoruluyorum sonunda ...

10 comments:

Sweety said...

aslicim ne guzel yazmissin:) seruvenin icinde bende olunca bir yudumda okuyuverdim. Ay ne guzel tr yede gidiyorsun yuzceeen guneslencennn sicaciiik :)) aman hayal gibi askililarla falan gezp terlemek ki su an epey kalin giyinmis durumdayim aradada tiiirrrr diye titriyorum :)) optum caniim

Asli A. said...

:)afiet olsun mu denir ne denir simdi boyle guzel bir soze?? Keyifle okuduguna cok sevindim :) ben de pek keyifle yazdim valla ne yalan soyliim :)
askili, gunes, deniz, kum iyi hos da.. hazirlik/isler de beni bekler, ben hazirlik yapamaz :( oof sevmiyorum yolculuk yapmayi.. soyle isinlanarak gitsek gidecegimiz yere ne guzel olur :D

Sweety said...

Bende aksine hazirlanmayi yola cikmayi cok severim ama geri donmekten nefret ederim. Hele o valizleri bosaltma iskencesi yokmu itiraf ediyorum sik sik bir yerlere gidiyorsak cogu zaman valizleri bosaltmadan iclerinden alip giyiyoruuum cok tembelim biliyorum ama coook zor geliyor yaahu::)) Dikkatli olun bu arada vallahi Ankara da acaippp sicakmis hatta genc bir modaci vardi tv de izlemistim yeni bu sicaklar yuzunden kalp krizi gecirip vefat etmis cok fena uzuldum :..( allah rahmet eylesin.

Yesim said...

Brüksel lahanam ne güzel bir yazı olmuş :)İçinde biz de olunca daha zevkli oldu okuması :P
Benim dandoy'la tanışmam da şöyle olmuştu: Hani bizde kandilde şirketler kandil simidi dağıtır ya çalışanlarına, burda da Emrah bir cadılar bayramı arifesi elinde bir paket dandoy'la geldi, ertesi gün fransızca öğretmenimden öğrendim ki bu grand place'de dandoy pek meşhur pek gelenekselmiş :)
Univers du thé ise benim de aklımda yer etmiş çok şık, çok güzel bir yer. Patlak mısırlı, şekerli mi şekerli çok güzel bir çay koklamıştım orda ama almamıştım hala kokusu burnumda, ilk fırsatta gidip alıcam. Arianne hanımın ve eşinin çok güzel, çok akıcı türkçesi beni de çok etkilemişti.
Upuzun bir yorum yazmışım gene, size şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler diliyorum, bize de güneşli havalardan yollayın gidince ;)

Gizem said...

Bu yazi bana cook ilham verdi. Tr'ye gitmek icin gun sayarken gorecek yerler cikti.

Günün Hikayesi said...

Merhaba Asli

Tanismadik ama Blogun sayesinde az cok biliyorum seni. Ben de Bruksel'e yeni gelenlerdenim. Sadece 5 aydir buradayim.

Bu arada "Univers du Thee"e Blogunda okuduktan sonra ben de gittim. Kendi aralarinda Turkce konusurlarken sohbette dahil oldum. Ailece Turkceyi cok iyi konusuyorlar. Gercekten cok sicak ve konuskan insanlar, bir parca Istanbul uzerine konustuk, bu sirada arka fonda da Candan Ercetin caliyordu.

Ayla

Günün Hikayesi said...
This comment has been removed by the author.
Günün Hikayesi said...

... birsey daha eklemek istiyorum, bitki caylarina ve otantik caylara ilgi duyan herkesin "Univers du Thee" gitmesini tavsiye ediyorum. Kokladigimda buyulenmeme sebep olan nefes kokulu pek cok cesit cay mevcut.

Asli A. said...

Merhaba Ayla :)

Blogumdan ise yarayan, faydali bilgilerin cikmasina inan cok seviniyorum :)
Univers du The'yi begenmene de cok sevindim, super bir yer degil mi?

En kisa zamanda bir blogcu kizlar matinesi (eheheh :P) ayarlariz gene, sen de katilirsan sevinirim..

Günün Hikayesi said...

beni de davet ederseniz ben daha cok sevinirim.

Tesekkurler
Ayla