Friday, July 8, 2011

En keyiflisinden: Pazar alışverişi :)


Aşırı sosyalleşmiş bir günün sonunda bir de yorulmadan bloga yazı yazmak..  Bazı günler kendimi bile şaşırtıyorum !! Sosyalleşmenin fazlası adamı çarpar derlerdi inanmazdım.. Yani, bişi çarptı-azcık başım da dönüyor ama güneş mi çarptı, yoksa sosyalleşmek mi bilemedim-neyse ben şu yakaladığım şevki kaçırmadan ve dikkatimi dağıtmadan hemen yazımı yazıp kaçayım :))


Bugün gene burada hava çooook sıcaktı, hatta kendimi iki kere duşa atacak kadar sıcaktı- belki size sıcak ve nem hakkında bir fikir vermiş olurum diye bu gereksiz detayı verme ihtiyacı da duydum birden (hayır, israr etmeyin size panpişlerim diye hitap edip duş öncesi fotomu da koymiciiim! :-P).






Neyse, bu sıcaktan ötürü ben gene bu sabah pazara gitmek konusunda pek bir isteksizdim..  Bir de dün kaç zamandır duty free'lerde arayıp da bulamdığım rujlarımı sonunda buldum aldım, bir de gene dün kitapçıya girdim ve kendimi kaybettim.. ve daha geçen gün süüüüper bir kırmızı çanta aldırdımkendime (pek bir güzel valla!) ;-) Hı, bir de şunu aldım, bir de bunu aldım; hatta unutmadan söliim de anlayın ruh halimi: ıvırı da aldım, zıvırı da aldım!!  İşte bu yüzden, yani aile bütçemizi çarçur etmekte üstüme olmadığı için kendimden pek memnun değilim şu günlerde :-(Ama, sevdüceğümün teşviki üzerine dayanamadım ve saat 10.30'u geçiyor olsa bile attım kendimi sokağa ve tuttum pazarın yolunu !! 





Hem İlker'in gömleğe ihtiyacı olduğu için gidip bir kaç tane- ayıptır söylemesi- designer gömlek alayım kendisine dedim :-P. Ya yok, valla çakma makma değil ! Hem nerede görülmüş bizim çakma giydiğimiz, hmmpf ?! :D - Hı, gören varsa başka... Ama yani, bir şanımız var şurada korumaya çalıştığımız, aaaa :-P


Neyse, gene erkek designer gömlekleri ve baaayan designer bikinileri talan edilmişti bile gittiğimde. Designer'dan kastettiğim Dolce&Gabana, Dior, Armani, Cavalli vs. - öyle orta karar değil yani ;- P


Fiyatlar derseniz, bikiniler 60-100 euro arası, gömlekler de 20'den başlıyor 80 Euro'ya kadar çıkıyordu. Ama kalmamıştı hiiiiiiiç bişicikler :((




 

Gömlek konusunda başarısız bir sabah olduğunu anladıktan sonra kendi kendime bir tur atıp çıkarım dedim, ama ne olduğunu bile anlayamadan, birden pazarın derinliklerine doğru ilerlemeye başladım!! Farkına bile varamadan ilker'e ve kendime birer şapka alırken buldum kendimi.  Ve artık olan olmuştu, içimdeki alışveriş canavarı bir kere uyandırılmıştı. Bundan sonra onu zaptetmem çok zordu....



Derken gereksiz plaj terliği, yemek takımıyla uyumlu renklerde gerekli peçeteler, gereksiz (kararsızım bu konuda aslında) plaj elbisesi falan fişmekan diyerek başdöndürücü bir şekilde tur üstüne tur atarkeeeeenE... nihayet tünelin sonundaki ışığı gördüm ve aTTıverdim kendimi bu kısır döngünün dışına !!!  :)) (bu acılı mücadelemde bana tezgahlarını toplamaya başlayarak yardımcı olan esnaf erbabına içten bir teşekkür etmek istiyorum :-))


Şimdiiii, sonsuza kadar sanal ortamda kayıtlı kalmasının son derece önemli olduğunu düşündüğüm bu sabahki maceramı size anlattıktan sonra hayati önem taşıyan (ama hassas bünyelere zararlı) ve çok zor edindiğim kıymetli pazar bilgilerini sizlere paylaşmayı bir borç bilirim :-D

Efendim, bu pazara biz aramızda "Ponte Milvio" pazarı diyoruz. Neden mi? Çünkü vereceğim bütün hayati bilgileri bile unutsanız, aklınızda kalacak en basit anahtar kelime ponte milvio olacaktır. İnsan başka köprüleri unutabilir ama Roma'nın Aşıklar köprüsünü unutmaz herhalde diyorum.. ama unutabilir de aslında. E artık, o kadarından da ben sorumlu olmayın lütfen :)



Şimdi orijinal adı Viale Tiziano Pazarıymış galiba.  Ulaşımı da çok kolay: Roma'ya geldiğinizde zaten heryerden edineceğiniz turistik haritadan önce Piazza del Popolo'yu bir hedefleyin. Piazza del Popolo'ya farklı toplu taşım araçlarıyla ulaşabilirsiniz. Mesela A Metro hattını kullanarak Flaminio durağında inin, indikten sonra Piazza Flaminia tabelasını izleyerek kendinizi bir an önce yer yüzüne atınız.  Çıkar çıkmaz zaten 2 Nolu tramvay durağının son durağını göreceksiniz. 2 Nolu Tramvaya binip, Viale Tiziano/Villagio Olimpico'da ineceksiniz. Zaten durağa varmadan pazarı da göreceğiniz için, kaçırma gibi bir şansınız olamaz :))

Hayati önem taşıyan ikinci bilgi ise: giderken yanınıza SU alın. Daha önceki gittiğim seferlerde bir Allahın kulu su veya içecek birşey satmıyordu. Dilimiz damağımız kurumuş, başımıza güneş geçmiş bir şekilde döndük her seferinde. Bu sefer akıl edip (e biraz zaman aldı tabii) çantama suyumu attım :)) AMA! Sanırım artık yaz olduğu için, iki tane seyyar GRANİTA satıcısı gördüm. Birincisinin yapay tatlandırıcılarını görünce alasım bile gelmedi.



İyi ki de almamışım, çünkü tam çıkarken (tramvay durağına doğru giderken yani) muhteşem ev yapımı satan granitacıdan, limonlu granitamı aldım ve serinleye serinleye, az önceki alışveriş canavarından eser kalmamış bir şekilde, nirvanaya erişerek evimin yolunu tuttum :))



MUTLU SON :)

Not: fotoğrafların yerleriyle oynarken birden bütün yazı karman çorman oldu, bunun sebebini ve çözümünü bilen biri var mıdır?

ÇOK ÖNEMLİ EK BİLGİ :-P
Fiyatlar konusunda biraz daha fikir edinmek isteyenlere susuz kalma, hararet yapma pahasına elde etmiş olduğum aşağıdaki bilgileri de hemen aktarayım : yukarıdaki plastik plaj terliği 10, şapkalar 5'er, büyük boy banyo paspası gene 5, Cavalli elbise mesela 80 (görüldü, denendi ama büyük geldiği için tadilata cesaret edilemedi), Ferre deri ayakkabı  (hayır yukarıdaki pembe ayakkabılar değil!) 65, keten elbise 10, keten pantalon 10, bikini 10-20, Tom espadriller 15, Tods mokasenler 70 Euro mesela...

No comments: